atatürk'ün açtığı yolda gösterdiği hedefe durmaksızın koşan ve yine kendisinin "türk halkı'nın kaderinin tayinine yine kendisi karar verecektir" sözüyle bahsettiği türk halkının kendisi için en ilerici nokta olan sosyalizmi kendisi için şiar edinmesidir.
böyle bir devleti tarif edecek olursak;
siyasi ve toplumsal hayatı gökten geldiği düşünülen dinlerin bağnaz ve tutucu anlayışından tamamen soyutlayarak modern, bilimsel, güncel, akılcı, çağı takip eden bir anlayışı yakalamış,
halkın temsili değil tam bir demokrasi anlayışıyla, doğrudan yönetime katılarak, erki kendi elinde bulundurduğu, imtiyazlı ve paralı sınıfların değil gerçek demokrasisinin hakim olduğu,
hukukun ve adaletin üstünlüğüne inanmış,
kesinlikle dışa kapalı ve soyutlanmış değil aksine anti emperyalist bir çizgide diğer devletlerle ilişki içerisinde olan ve emperyalizmin baskılarına boyun eğmeyen,
anti kapitalist, halkının temel ihtiyaç ve gereksinimlerini ücretsiz karşılayan, halkına parasız eğitim, parasız sağlık imkanı sağlayan, emek sömürüsüne ve her türlü sömürüye karşı duran bir anlayışa sahip,
aydınlığın, kültürün, sanatın, bilimselliğin hakim ve egemen olduğu,
büyük ve güçlü modern bir türkiye cumhuriyeti...
peki böyle bir devlet nasıl mümkün olacak? kanlı bir devrimle mi? halka rağmen mi? halka rağmen halk için mi?
cevap: kesinlikle hayır.
peki nasıl?
düşünce ve ifade özgürlüğünün hakim olduğu, halkın önüne engellerin konulmadığı, baskının ve zulmün olmadığı bir ortamda aydınlanmış halk zaten zamanla kendisi için en iyi sistemin bu olduğuna karar verecektir. ve bizim yapmamız gereken düşüncenin, ifadenin, diyaloğun önündeki tüm engelleri kaldırmak, demokrasin ve hukukun her zaman destekçisi olmaktır. cumhuriyetin kazanımlarına, hukuka ve demokrasiye sahip çıkmaktır...