önümüzde çok büyük bir örnek durmaktadır; ekşisözlük. bu konu ile alakalı olarak nasıl bir örnektir bizim için? sözlüğün insanlar üzerinde, yaşamları üzerinde, ilişkileri üzerinde nasıl bir etki yaptığını görebilmemiz açısından çok iyi bir örnektir. 1999 senesinden itibaren yayında olan ev bünyesinde bir çok yazar barındıran bir sözlük, uludağ sözlük açılana kadar okur olarak takip ettiğim ve az da olsa bu zaman diliminde bir sözlüğün insanları nasıl etkisi altına aldığını gördüğüm, uludağ sözlükle birlikte bir yazar sıfatı ile bu izlediğim fasit dairenin bir küçüğüne yavaşça girdiğimi gördüğüm bir durum ortaya çıkmaktadır.
sözlük önceleri sadece boş vakitleri doldurmak, evde internette dolanırken vakit öldürmek amacıyla üye olunmuş fakat zamanla tüm dizginleri yavaş yavaş eline alarak kişinin zaman üzerindeki kontrolünü de ele geçirebilecek yetiye sahip bir oluşum. çünkü işin içinde insan var, ilişkiler var, fikirler-düşünceler var, zıtlıklar ve paylaşımlar var. insan iki şekilde yorulur. birincisi fiziksel yorgunluktur, saatlerce bilgisayar başında oturur yorulursun ama akşam iyice bir uyursun, dinlenirsin geçer. fakat diğer bir yorulma şekli beyinsel yorulmadır, işte o öyle kolay kolay geçmez çünkü kolayca dinlenemez. sözlük beyinin en çok çalıştığı, her türlü düşüncel ve duygusal olgunun az veya fazla bir şekilde yaşandığı bir platform. zamanla sözlükle yaşanan bu paylaşım arttıkça beyinin de yorgunluğu artıyor. bu arada zaten sözlüktek kopamayan, gittikçe saatlerini sözlüğe harcayan kişi daha da yoruluyor ve bir noktaya geliyor ki artık sözlüğün içinde yaşanan hiçbir şeye mukavemet gösteremez hale geliyor.
sözlüğü bu kadar hayatımızın içine sokmak, fiziksel ve duygusal hazlarımızı, ihtiyaçlarımızı sözlük vasıtasıyla gidermeye çalışmak hayatın gerçeklerini ve dışarıdaki oksijeni kaçırmamıza neden oluyor. biraz soluklanmak, biraz mola vermek, günde bir kutu sigara içmek yerine üç-beş tane yakmak gereklidir. haa sen yapıyor musun dersen, hayır derim.