halk hikayelerinde, destanlarda, kimi zaman mitolojide, çoğunlukla çizgi romanlarda karşımıza çıkar, bir tip vardır hani... doğruluğun, yiğitliğin, cesaretin, cengaverliğin sınanamadığı, karşısında tüm bunların tedavülden kalkıverdiği, alışıldık erdemlerin alt edemeyeceği bir düşman tiplemesi bu... çünkü kaba kuvvete de dayansa, entelektüel bir fikir tartışması da olsa; tarafların var olduğu her türlü tartışmanın belirli bir ahlaki ön kabule dayandığını; hatta belki bu ahlaki duruştan neşet ettiğini düşünür/sanar/var sayar kahramanlarımız... bir rivayete göre, ellili yıllar istanbul'unun namlı kabadayılarından kadırgalı kör emin bıçaklanmıştır ve kendisini bıçaklayanın kim olduğunu soran polislere; "sağ kalırsam tahkikatı ben yaparım!" demiştir son nefesini vermeden önce...
***
sözlük adı verilen sanal vasatlarda bu insanlarla ilgili açılan başlıkları; çoğu zaman altına döşenen iki dirhem fikir kırıntısından, üç ölçek orijinal yorumdan uzak yazıları okudukça kürt olmadığım halde mideme kramplar giriyorken, o insanların neler hissettiklerini anlamak gerçekten zor geliyor bana. hemen hergün ne sapkın fantaziler kuruluyor, ne absürd teoriler üretiliyor bu insanlara dair. ortada bir örgüt var, kan döküyor. öldürdükleri 20 yaşında gencecik insanlar. birazcık aklı vicdanı olan herkes buna karşı bir duruş sergiler/sergilemelidir. lakin böyle bir melanet var diye ortada, aynı etnik kökene mensup insanların tümünü birden lanetleyip, akla hayale sığmayacak hakaretlerde bulunmak neyin nesidir kuzum. edep, adap nedir bilmez mi hiç bunu yapanlar. daha geçen gün nickaltına da yazdığım bir yazar "analarını getirsinler" diye bağırıyordu. şimdi buna "milli hassasiyetleri kabarmış demek ki çocuğun" diye geçiştirebilecek olan var mı aranızda?
***
bu terbiyesizliğin sahiplerine sözüm şudur: etkiye tepki diye bişey var arkadaşım doğanın kanununda. eğer çok sevdalıysan ettiğin küfürlere, gelen şehit haberlerinin ardından gözyaşı akıtma şu monitöre. hiç inandırıcı olmuyor.