her ne hikmetse bu ülkede eğitim almak çok kolaylaşıyor ve 2002 den sonra bu eğitim yani üniversite hayalleri birden patladı... liseden yeni çıkmış dumanı üstünde libidom ile ben de herkes gibi gittim bu üniversiteye. üniversite hayallerim her gencin hayal ettiği gibi toz pembe idi. bi elim göt de bi elim dam da olacak sanıyorum.
sınava girilmiştir haziranda... hava cehennem sıcağı. puanlar açıklanmış ve ardı sıra tercih yapılmıştır. sonuç;
anadolunun taşra bir yerinde ve dağın başındaki bir yüksek okul.ulan bu mu her şey! onca düşleri kurulan üniversite hayalleri, gezmeler tozmalar ve sahilde gitar çalma aşkı. bu mu lan!
daha dur sen daha ne kazıklar yiyeceksin...
okul başladı. okul başladığı ilk aylarda herkesin askerde ya da memleketinde sevdiği olduğunu duydum ve bu beni daha kötü yaraladı... ulan burası dulların ya da evleneceklerin okulu mu? herkesin parmağında bir yüzük.ilk dönemin sonlarına özelikle vize başlarında o yüzüklüler var ya hani hepsi yüzüğünü çıkardı. o zamanlar kazız tabi. genciz anlamıyoruz yaa.
derken okul bitti ve iş hayatına başlayacağız sırtımızda 5 tane alttan ders ile...
kamu kurum ve kuruluşları sallamamakta o an. bi kaynar sular döküldü ilk önce. o an anladım ki mezun olmayınca bi bok değilsin. gidip kaydı sildirsen olmaz eee napacağız peki!* mecbur mezun olacaksın tabiki ama 2 dönemden dersim var be kardeşim. 1 sene uzadı. aile dırdır ve baskısı dolu 1 sene. çıldırmamak için bir neden ya da bir ışık bile yok. derken bi kaç yerde araştırınca bir yerde buldum bir iş. iş dünyasınada böylece 1-0 yenik başladık.
çalıştığım yerde üstüm tam bir orospu çocuğu idi. ileri derecede patron yalakası idi. zaten çalışanlarda belli idi. biri patronun gelini diğer ikisi kadın ve toplamda 4 kişi idik. biri fazla ama bu kim?
fazla düşünme o benim...
ne oldu anlaşamadım ve çıktım. 4 ay sonra sınavlar başladı ve ilk dönemin tek dersinden geçtim. kaldı ikinci dönemin 4 dersi. zorlayacak belli.
2. dönemin sınavları çok kötü başladı. projeler dağıtıldı ama bir bok bilmiyorum. alanlar tutmuyor. hesaplar keza öyle. neyse yaptık ettik ve bir ders dd düştü. ortalama 2.00 üzerinde ise dd ile geçiliyormuş! hayat güldü o an işte.
mezun olduk ve artık nitelikli bir insansın. mına koyim altı üstü bir kağıt işte.
....
aldım diplomayı koşa koşa belediye ye gittim. nazikçe siktir yedim... burda torpil konuştu ve hayata bir sözüm oldu...
(bkz: hasiktir be rıfat abi)
kızdım, sinirlendim, yumruk attım duvara ve kafayı kırdım diyelim. ve bu zamana kadar hep tekim hiç dikkat ettin mi?
elbette arkadaşım var ama nereye kadar onun desteği! zilyon tane adamın derdi vardır. 20 yaşında idim o zamanlar...hala öyleyim yaa.
ve ben olmamış, hayalimdeki insanım burda.
aslında sözüm bir kişiye değil. ilerde anne ve baba olacak arkadaşlara.
olur ya ilerde allah bahşeder ve bir çocuğunuz olur. onu kesinlikle ve kesinlikle eğitiminde ve kararlarında yanlız bırakmayın. ben ailemin bir gün oğlum senin ne sorunun var hele bize anlat dediğini duymadım. hee amenna baktılar ve büyüttüler ama sadece bu değil işte insanı yetiştirmek. bitki değiliz ki biz sade su ve toprakla yaşayalım. destek aradığında bulamamak çok kötü bir şey. aşk mı? ne aşkı! aşkı tozlu sıralarda bıraktım aslında. benim en kötü zamanımda olmayan bir insan daha hangi zamanınmda olur ki? ve bu adalet mi?
yolda yürürken yeni liselileri görünce düşünüyorum benim yolumdan gidecekse bunların da çok canı yanacak. uyarmak istiyorum ama beni dinlemezler diyorum...
kaybetmiş bir adamın hikayesi ve bu adam hala böyle.