travesti

entry377 galeri video4
    88.
  1. yaşadıkları tahayyül edilmeyen, çirkin yüzümüze ayna tutan insan.

    --spoiler--
    Senede Bir Gün

    sema semih

    Bugün sokağa çıktığımda yine her zamanki gibi bütün insanlar bana bakıyordu. Durakta çocuklar bana abla Allah seni sevdiğine kavuştursun deyip gülüştüler. Yanımdan geçen bir çift 'tırrrooo' diye bağırdı. iki üç tane 'delikanlı' da arkamdan abiiiiii abiiiiiii baksana sen kız mısın erkek misin dedi. Bunun yanında iyi sabahlar hanfendi ya da aşkım nasılsın diyen, önümden geçerken bacağıma çimdik atıp gülen, ya da yanımda bir kadın arkadaşım varken ona baksana bu senden daha güzel diyenler de oldu. Hemen hemen herkes bir dürtüşme halindeydi: baksana baksana deyip birbirlerine beni gösteriyorlardı. Bir kaç arkadaşımla karşılaştım: Abi nasılsın yaa? Dediler. Alışkanlık herhalde! Haa bu arada durakta beklerken otobüsten fotoğrafımı çekenler oldu. O arada bir adam bir şeyler sordu, diğer bir tanesi de yaklaşıp o seni rahatsız mı ediyor, gel seni Eminönü'ne götüreyim oradan taksiye biner gideceğin yere gidersin, bir tost ısmarlarım, hem orda bizim iş yeri var dedi. Otobüste yanıma oturan teyze ise gözlüklerini indirip bana baktı eşşşşhhedüennnaa deyip pofurdandı.

    Toplum böyle işte! Bazılarına gülüp geçtim, saldıranlara ise saldırdım. Kadın olmak zor. Sevgili transseksüel arkadaşım Ganimet'in anlattığı gibi ben de galiba kadın oldukça erkekleşiyorum. Ne kadar çok kadın olursam o kadar çok saldırıyorlar ve ben de o kadar çok saldırıyorum.

    Yolda yürürken kuzenime benzeyen birini gördüm, ya o da beni görürse diye panik oldum, zira o beni hiç tanımadı, o beni başka biri sanıyor, ailemde öyle. işte bu yüzden paranoyalarım var, biraz da korkularım. Gece uykularımı çığlıklar bölüyor. Sürekli birinden kaçıyorum, ya da biri beni yakalıyor, hep tanıdık insanlar; annem, kardeşim; Çok garip ama en çok bana en yakın olması gereken, beni en çok sevdiğini söyleyen insanların beni ben olarak görmesinden daha çok korkuyorum.

    Liseyi bitirene kadar hep ideal bir erkek çocuğuydum. Ailem hep benimle övünürdü. Sessiz sakin, sürekli 'takdir” getiren' Başkalarının 'yaramaz' çocuklarında arayıp da bulamadıkları her şey ben de vardı: uslu, kendi halinde, annesinin sözünü dinleyen, büyümüş de küçülmüş, zeki, ahlaklı vs. Komşularımız bir yere giderken kızlarını bana emanet ederdi, başlarına zeval gelmesin diye, çok güvenirlerdi(!) Üniversiteyi kazandım. Çoğu insan benim yerimde olmak isterken ben başka bir yerde olmak istiyordum.

    'Prestijli' bir hayat, başarılar, övgüler… Annem, babam elimi soğuk sudan sıcağa koymuyor, herkes beni çok seviyor, çok efendi biliyordu. Görünürde her şey mükemmeldi.

    Her şey olması gerektiği gibiydi. Ben her zaman davranmam gerektiği gibi davranmıştım. Her zaman söyleyecek başka sözlerim varken ya susmuş, ya yalan söylemiştim. Efendiliğim, tüm sessizliğim aslında buradan gelir ama bunun görünmeyen tarafı kendini anlayabilecek kendinden başka kimsenin olmaması, isteklerin sana göre basit ve-Hasbiye arkadaşımın bir yerde söylediği gibi-güzel duyguların varken, basit isteklerinin hayatının sonunu getirebilecek derece güçlü olması, güzel duygularının başkalarının ahlakıyla yok olması. Yok olman.

    Aile de böyle; Açıldığımızda ise gerçek yüzünü gösteren kim oluyor, onlar mı biz mi? Aileler çocuklarının onlara açılmasını evlat acısı gibi yaşıyormuş. Ya açılanlar… Onlar ana baba acısı yaşamıyor mu? Yıllardır kucağından ayrılmadığın, seni her defasında koruyup kollayan annenin, her defasında başarılarınla böbürlenen babanın eşcinsel ya da transseksüel olduğunu duyduğunda aslında seni hiç o kadar sevmediğini, aslında hiç o kadar koruyup kollamadıklarını, seni sokakta yüzüstü bırakabileceklerini, sana hayatında daha önce göstermedikleri değişik yüzlerini görmüyor musun? Tabi ne mutlu bunları aşan ailelere!

    Tüm aile ve toplum baskısı içinde bir başımıza büyüdük. Bir eşcinselin ya da transseksüelin hayatı varoluş çabasından ibaret. Şanslıyız, bir araya gelmeye başladık. Bugün, 28 Haziran Pazar. Onur yürüyüşündeydik. Senede bir gün olsun bir heteroseksüel gibi, yani çoğunluk bendenmiş gibi hissedebildim.

    Etrafındaki tüm herkesi kendine yakın görmek. Dışlanmasının, ötekileştirilmesinin, yok sayılmasının dışında seninle tek ortak özelliği senden farklı olması olan arkadaşlarınla bir arada durabilmek. Bugün sesimiz kısılana, ayaklarımız tutmayana kadar bağırmaktan başka tüm hissettiğimiz, yaptığımız buydu. Senede bir gün, sadece birkaç saat ve sadece birkaç kilometrelik bir sokakta hep birlikteyken var olabildik. Gündüz yağan yağmurdan, çakan şimşeklerden sonra istiklal'e bir gökkuşağı doğmuştu, biz doğmuştuk. Senede bir gün de olsa biz çoğunluktuk, biz kazandık, kendimiz olduk. Geriye kazanacak 364 günümüz kaldı.

    http://www.lambdaistanbul...nuID=59&icerikID=7507
    --spoiler--
    1 ...