sabaha karşı saat dört-beş gibi kordon'da çimlerin sulanması. dedikleri kadar gavurmuşsun izmir.
böyle gavurluk yapılır mı arkadaş? gelmişiz sabaha kadar içme niyetiyle, biraları kapıp akşam altıda çimlere konuşlanmışız. hop fiskiyeler çalışmaya başlıyo sabah saat beşte. ya ben kazara o fiskiyenin olduğu bölüme otursaydım da fiskiye suyun basıncıyla yükseldiğinde götüme girseydi. hayır belli de olmuyor çimlerin arasında. o çok miktarda görülen travestiler de eminim bir zamanlar çimlerde sabahlamaya niyetli benim gibi bakir gençlerdi.
kıssadan hisse:* izmir'in tek kötü yanı belki de ipimle kuşağım sikimle taşağım yaşayanlarıdır. ülkenin amına konulup bırakılmış ama farkeder mi izmir'liye? o kordon'da rahat içebildikten sonra ülke o çimlerle sınırlıdır izmir'linin kafasında. seçimlerde zafer kazanmış sehir sonuçta daha ne yapsınlar!?
politikayı sandıkta oy vermekten ibaret zanneden, apolitikliğin tavan yaptığı bir kenttir izmir. neyse ki buca'sı, kadife kale'si var da bir miktar görüntüyü kurtarıyor.
not: fiskiyeler çalışmaya başlamadan önce tüm kordon'u adımlayıp insanları tek tek sulamanın başlayacağı yönünde uyaran işçi kardeşlerime teşekkürü borç bilirim.