aslında kuran'ın kendisini okumaktır. fakat türkçe eğitim görmüş, okuma yazmayı anadilimiz olan türkçe üzerinden öğrenen biz türk insanlar için bu biraz zordur. hatta ve hatta saçmadır. bir de işin garibi, kuran'ı baştan sona okumak yani hatim indirmek sadece bu arapça şekliyle olursa mümkün olmaktadır. kısacası anlamadığın bir şeyi çılgınlar gibi elhabibi elhabibi diye okuyorsan hatim indirmiş olmaktasın.
gelelim budistlere. evet şu hafifçe tombul, balık etli denebilecek bir heykel figürüne tapan buda'nın arkasından giden insanlar. bu insanlarda da kuran'ın arapçasını anlamadan okumak gibi bir adet sonucunda hacı olma durumu vardır. şöyle anlatıyım. yerinden tam emin olmamakla beraber tibet'te bir dağın zirvesinde, 10 15 tane el yazması kitap ortalarından bir demir geçirilerek pervane şekli aldırılmış ve kağıtlara dokunacak şekilde de bir çubuk çıkmış bu kitabın yapraklarına dokunuyor. yani şöyle hayal edin çarkıfelek yarışmasındaki çark kitap, yarışmacılara denk gelen ödülü belirleyen çıkıntı da çubuk. hacı adayları bu kitapların etrafına geliyorlar ve çılgınlar gibi çeviriyorlar bu kitapları. her çevirmede bir defa hatim indiriyorlar. evet hiçbir şey anlamıyorlar. ne kadar şaşırtıcı değil mi? ulan ne de olsa bir şey anlamıyoruz pratiğe vuralım bu işi böyle bir teknik geliştirelim demişler ve bu yöntemi geliştirmişler galiba.
diyeceğim odur ki kuran'ın arapçasını okuma konusunda ısrar etmemeliyiz. tamam en güzel şekli o, ama ne yazık ki bizim analarımız en güzel dili konuşamıyorlar. e bu yüzden de bizlere öğretememişler. okuyalım türkçesini, anlamaya çalışalım ne diyor nasıl öğütler veriyor allah. belki huyumuzu ahlakımızı düzelteceğiz, belki topluma faydalı bireyler olmaya çalışacağız.
haa yok anlamasak da arapçası en güzeli, biz bunu okuyacağız diyorsanız da; bakın budist insanlar tekniğini bulmuşlar. günde o merdaneyi en az 30 defa çevirsen rahat edersin, spor da yapmış olursun.