yabancı futbolcu transfer politikası

entry5 galeri
    ?.
  1. 3 buyuklerin ulkemize getirmek icin buyuk meblaglar odemek zorunda kaldiklari eylemdir. aslinda para kazanmak, konfora uzanmak avrupada top kosturmanin kisa yolu olarak gorulebilcek bir ulkeyken, halihazirda avrupada boy gosterebilcekleri uefa kupasi, sampiyonlar ligi varken hala nazlanmalari (!) ile artan degerleri karsisinda kesenin agzinin acilmasidir. sonucta haketmeyen ama oynamayan bir futbolcu kazanmis oluyorsunuz.

    ornek besiktas, ornek fenerbahce, ornek galatasaray. son 5 senede odedikleri bonservisler ortadadir.

    Bu ara yasanan yabanci futbolcu transferlerinde odenen dudak ucuklatan paralarin hakedilmedigine sadece sozluk yazarlarinin degil artik futbol yazarlarinin da oldugunu gosteren bir yazi asagidadir.

    --spoiler--
    Andre dos Santos'un bilinen bir önceki bonservis ücreti 400 bin euro. Cristian Baroni'nin 350 bin. Bundan önceki kulüplerinden aldıkları yıllık ücretlerse bu rakamların da altında

    Bu rakamlar yüzde yüz doğru olmayabilir. Çünkü Brezilya'da da bizimkine benzer şeffaflıktan uzak bir ekonomik hal mevcut. Ama üç aşağı beş yukarı rakam bu. Onun da ötesinde Dos Santos'un bonservisi kaç kişinin elinde, Fenerbahçe verdiği parayla 26 yaşındaki oyuncunun bonservisinin kaçta kaçına sahip oldu, bunları çok bilmiyoruz.
    Bildiğimiz şu. Bu iki oyuncu, hem maaş hem de bundan önceki bonservislerinin 10 ila 20 katı fazla paraya transfer edildi. Zaten açıklamaları da dürüstçe bu yönde: "Öyle bir teklif geldi ki, hayır diyemezdik!"

    Peki bu durumun genel mantığı nedir?
    1-Ülkeye oyuncu getirmek zor ondan fiyatlar artıyor. Kabul.
    2-Üç büyükler büyük markalar. Bu yüzden bir Chelsea efekti oluyor. Yani bir oyuncunun gerçek değeri var, bir de üç büyükler değeri. Tamam! Buna da eyvallah.
    Ama işte burada kritik soru devreye giriyor. Bunun futbol, şov, başarı ve konfor karşılığı var mı?

    Geçen yıl Bülent Timurlenk acetobalsamico adlı blokunda 3 büyüklerin maçlarını seyretme maliyetlerini çıkarmıştı. Sonuç çarpıcıydı. Liverpool'u seyretme maliyeti Galatasaray'ı seyretme maliyetinden ucuzdu.

    Yani Fernando Torres ve banko Şampiyonlar Ligi yarı finalinin maliyeti, oynamayan Lincoln ve UEFA'da sıradan bir performanstan ucuz. Chelsea efekti böylece kadük kalıyor.
    Konfor açısından zaten bir şey söylemeye gerek yok. Kadir Has ve Saracoğlu dışında keyifle gidilecek yer yok. inönü benim için hep keyiflidir, ama konfor olmadığından yıkılıp yeniden yapılmak isteniyor.
    Ve Bülent'in verilerine bakarsan buralarda maç seyretmek Liverpool'u seyretmekten pahalı.

    Hadi maça gitmedin, evde iki dekodere ödediğin de, ingiltere'dekinden pahalı.

    Futbolun istenen seviyede olmayışının da temel sebebi zeminler. ispanya milli takımının golcüsünü alıyorsunuz. Verdiği ilk röportajın ana konusu zemin kalitesizliği.
    Şova gelince. Seyirci paraya, aile bütçesini tehdit etmesine rağmen kıyıp maça gidince şov oluyor. Gerisi hikaye

    Yani bu da korkunç bir kısırdöngü

    Dolayısıyla bu ülkenin futbolu, oyun, şov, başarı ve konfor açısından bu para etmiyor. Bu oyun bu kadar etse, bu ülkede doğmuş oyunculardan sadece 4’ü Avrupa sahnesinde olmazdı. Galip Öztürk geçen hafta Sabah'ta yazdı. Tuncay'ın durumu belirsizliğini koruduğuna göre bu yıl büyük liglerde oynayacak sadece bir oyuncumuz var, ibrahim Kaş. Onun da geleceği belli değil.

    Yani ortada koskocaman bir balondan başka bir şey yok.

    Yine canınızı sıktım, biliyorum. Bu futbolun boş zamanında Ferrari muhteşem, Cristian 10 numara, Keita fevkalade demem lazım belki de.
    Ama umuyorum bunları artık aklı başında kimse yemiyordur. Ve bunları bugün konuşuruz ancak. Yarın ligin çekişmesiyle uğraşacağız.
    Bu konuyu artık kapatıyorum. Son 2 aydır yazdığım tüm yazılarda tekrarladığım gibi bu bir umutsuzluk yazısı değil. Çünkü çözüm kolay. Hem de çok.
    Yeter ki niyetlenelim.
    --spoiler--
    0 ...