work and travel

entry216 galeri video1
    64.
  1. türk öğrencilerini fena halde bozan, bize yaramayan programdır.

    oysa programın amacı bellidir; adam sana der ki, "gel bi yaz tatilini amerikada geçir. gez, ingilizce konuş, tatil yap. he bunları yaparken ben sana çalışma izni vereyim de basit işlerde çalış, masrafının bi kısmını karşıla, ailene yük olma."

    neymiş efendim köle gibi çalıştırılıyorlarmış..yaptığın iş belli. sen ya lunaparkta ya fast foodta ya da hotelde çalışıyosun alt tarafı. türkiye'de bu işlerde çalışanların durumu senden farklı mı? değil. bunu diyenin ya dünyadan haberi yoktur ya da kendinden. ayrıca kimse zorla çalıştırmıyo seni. az çalışan öğrenci "ben burda az çalışıyorum para kazanamıyorum" diye şikayet eder, çok çalışan öğrenci "bizi burda köle yaptılar bilmem ne" der, sinir krizleri geçirir.
    illa bizimkilere klimalı ofiste masabaşı iş olcak. çünkü bizimkiler üniverite öğrencisi. mezun olunca nerelerde müdür olucaklar. onlara yakışmaz. sanki gittikleri işyerinde hiç amerikalı yok. sanki bizimkiler köle de amerikalılara prenses muamelesi yapılıyo.

    zordur türk öğrencilere yaranmak. iki kelam ingilizce konuşmaya kalktığında sıçıp sıvarlar, ondan sonra "beni neden çamaşırhaneye verdiler, ben koskoca üniversiteliyim" derler. sorsan herkes ya resepsiyonist ya da garson olmak ister. ama ne ingilizce bilirler, ne de tepsi taşımaktan haberleri vardır. işi beğenmeyip gitmezler, sonra da firmam bana iş bulamıyo derler.

    yaklaşık 20 yıldır türkiye'nin 3 katı kadar öğrenci bulgaristan'dan, rusya'dan, irlanda'dan ya da brezilya'dan bu programa katılmakta, kimsenin de gık sesi çıkmamaktadır. çünkü çalışma hayatını bilir, bu programın bi çalışma programı olmadığını, çalışmanın sadece amaç değil, araç olduğununun farkındadır gavur. ama türkiye'de alt tarafı 6-7 yıllık bi mazisi varken bu programın, bizimkiler eşeğin bi tarafına su kaçırmışlardır. başka ülkelerde bi çocuk 12 yaşındayken gazete dağıtarak, komşusunun çimlerini biçerek, iş yapmayı, para kazanmayı öğrenirken, bizim türk öğrenciler, mezun olana kadar doğru dürüst bi işin ucundan tutmaz, staj yapmaya bile katlanamaz, bıraksan 30 yaşına kadar hala ana-babasından para isterler.

    bizim öğrencilerin anne-babası da arızadır;

    "kim karşılıcak benim çocuğumu ordaaa?" - çocuk dediği 23 yaşında herif. elinde adres var, indiği havaalanında taksi var.

    "benim kızımın güvenliğinden kim sorumlu olcak?" - burda yolda yürürken kim sorumluysa orda da o olcak. korkma dünyadaki tek vajina kızındaki değil. kimse sikmez onu orda.

    "iş garantisi veriyo musunuz?" - lan benim babamın işi mi? ben nasıl sana garanti vereyim? adam seni beğenmezse işe almaz.

    velhasıl bizim milletimizin güvenlik, garanti gibi sözleri duymak çok hoşuna gider. ondan sonra da köylü kurnazı danışmanlık firmaları da başlar sallamaya. işin doğrusunu anlatınca da "aaa siz de yok mu bunlar? ama bilmem kimin firması bunları yapıyomuuuş" derler ve oraya gidince ebelerinin bi tarafını tersten görürler. ondan sonra da danışmanlık firması sanki bu programın herşeyiymiş gibi, "çocuklar evde 5 kişi kalıyo, ama 3 tane tabak varmış" diye şikayet etmeye başlarlar.

    bu kafayla giderseniz daha çok düdüklerler sizi.
    22 ...