bile bile kendini ateşe atmaktır.. bilirsin ateş yakmaya başlayacak önce ona dokunduğun ellerini kavrulacak ellerinden sonra yanmaya başlayan ondan alamadığın gözlerin... sonra için için yanacak yüreğin anlamadan, dinlemeden, gözlerini her kapadığında hayalini kurduğun aşk acıtıyor olacak halbuki içini.. bilemeyeceksin aşka apansız düştüğünü.. itiraf etmesende, ona belli etmemeye çalışsan da güneşi balçıkla sıvayamazsın.. duygularını söküp atamazsın... içinden geçenleri engelleyip bastıramazsın.. son bir umut diyerek çıkarsın bu derin yolculuğa.. aşka inancını yitirmiş olsan da gülümseyerek yazarsın bu hikayeyi gülümseyerek anlatırsın.. çünkü içindeki o mumlardan (aşk, sevgi, mutluluk, güven vs.) her biri tek tek sönmüş olsa da sönmeyen ek bir mum ışığı vardır şimdi alevlenmeye hazır : umut...
ihtiyacın olan şey sadece cesaret.. aşk böyle bir oyundu işte cesaretle umudun birleştiği noktaydı.. yasak, kural, kanun, sınır tanımayan bir oyundu bu.. "o zaman var mısın bu oyunun hakkını vererek oynamaya ?" demenin tam zamanıdır şimdi..