sozluge uye olunuş amacıyla hiç uyuşmayan bir şekilde yazarın sozlukte bulundukca hissettigi yorgunluktur
belki sozlugu gereginden fazla ciddiye almaktan belki de sozluk için mükemmeli istemekten kaynaklanır, orası bilinmez ama bir sandalyede oturup parmakların klavye üstünde gezinmesinden cok daha fazla yorar sozluk insanı, sozluk içinde gelişen olaylar ve daha bir cok sey, iş böyle olunca belki sozlugu azaltmak gerekir, belki de sıkı sıkı sarılmak çözümü bulunamaz iki arasında gidip gelinir, yazma şevki kaçar sadece okunmakla yetinilir, okunulanlardan da cogu "aha lan işte bu" diye bir sey söyletmez insana, daha baslık acılırken içine yazılmıs seyler üç aşagı beş yukarı tahmin edilir
yazılacakların tahmin edilebilmesi de, belki bir kalıba sokulmuş yavan cümlelerden kaynaklanır, ama kesinlikle suc yazarlada degil, bu işin ruhunda bu var, belki de tek satırlık uludag sozluk olmasından şöyle zevkle bir seyler okuyamamaktan kaynaklanır.
tabiki "sen yaz da okuyalım" demek en basit cevap ve kolaya kacmaktır, ama dogrudur, yorulan bünye de bunda sucludur, ama elinden geleni yapacak takati kalmamıştır artık, yorgunluk her tarafını sarmış, eli klavyeye bile gitmez olmuş, mouse klikleriyle sozlugu gezer olmustur
artık bu bünyeyi tatilden baskası kurtarmaz, büründüğü sanal adamdan gercek insana dönüşmesi gerekir, sadece sozlugu degil, msn'i, interneti belli bir süre bırakması gerekir, kafasını dagıtıp biraz daha gercek konulara belki hayatına, belki sevdiklerine, belki de sadece kendisine ilgi göstermesi gerekir, radyasyondan sulanmış beynini daha mantıklı bir şekilde bugünü ya da geleceği için yorup hayata sarılması gerekir, çünkü ne sözlük ne de internet hayat degil, hatta hayatın büyük bir bölümünü kapsayacak kadar önemli bir sey bile degil