başlığa göre değişir aslında entrynin kalitesi. örnek sol framedeki başlıklara tıklanarak görülebilir. insanın yazar olmadan önce kendine bir sorması gerekir veya üye girişi yapmadan önce okur olarak takılması. hani yazacak birşeyin varsa yaz. yok abi benim entryim olsun torba dolsun sonra kobra olsun entry sayım. ben kendime sorduğumda tamamen stres atmakkardeşim. ona buna karışıp bok atıp ayar vermekle mi uğraşmadım, bkz yazarlığı da yaptım. bütün bunları yaptım ama hele bir sor niye yaptım? tek satırlık fare doğuran uludağ sözlük olsun diye mi yaptım? bende bilmiyorum. eh ben boks şampiyonu olamam ki dostum hayatı nakavt edeyim.* hah oturup bu paragrafı yazıp uzatıp şişerebilecek lügatım da var! tadında bırakmak gerekir diye düşünülebilir. ama ben tad alamıyorum. bir avuç yazar var bu sözlükte. onlar yazdıklarıyla anılmaya devam ededursun, din, spor, siyaset başlıklarında gidip geledursun, sözlüğün özeti karın doyurmaması.
tek satır yazayım ondan sonra: "ahahah bak nasıl da anket ayarı verdim" , "aldı ağzının payını" gibi abukluklar yapmanın sizi büyütmediği bir ortam burası. yazdım oldu mantığı daha çok yerinde saydırır. kimi der; bilgi içerikli başlık entry cart-curt. madem öyle dur ukte butonuna bas doldur önce şu 11 sayfalık bilgi içeren başlıkları. kimse kimseyi, kimseye şikayet etmesin.
başıboş bir arsa burası, hangi mahallenin maçı varsa top sahibi gelir maçını yapar aşağı mahalleyle..ateşe ateşle karşılık verilir kısır bir başlık kalır ortada. kimise kalkıp benim yazdığım ikibin küsür entry içinden seçip önüme sürmesin. kendimi örnek olarak sunuyorsam hatta bu yazıyı buraya kadar okuduysanız bile şu sol çerçeve sizi haksız çıkaracaktır. başlığın altında 1 2 3 ... diye sıralan entrylerden "benimki görünsün", "ohoo ikinci sayfaya geçmiş yazmayım en iyisi", "uzun yazarsam okunmaz" vs. uzar. fazla uzatmayalım öyleyse nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak!
