bir yudum su taşıyordum avuçlarımda, tek damlasını ziyan etmeden üstelik. nereye ve nasıl götürmem gerektiğini kestiremiyor olmadığımın hiç de önemi yoktu düşününce, yalnızca bir yudum su ağır geliyordu kollarıma öylece. bir kilo demir ile bir kilo pamuğun aynı etkiyi yaratması hiç de tanrısal değildi ve tanrılar hiç de adil. ayarı bozulmuş bir terazinin kollarından birinde olmam huzursuz ediyordu beni fazlasıyla, zira tartınca avuçlarımdaki su ağır geliyordu vucuduma, 21 gram.