her şey o ufacık mimikleriyle başlamıştı. inandırıcı gelir insana o hafifte olsa ön dişlerinin görünmesi. kandırıldımmı diye düşünme vaktin yoktur. erosun oklarından vurulmuşsundur bir kere denk gelmiştir yani. kıçına kafana. karavana gitmemiştir.
ileride o gülümseme azı dişlerinin görünmesinle devam eder. o mimik kaşları çatılmış hal alır. senin gülmekten gözüken dişlerin öylece kalmıştır. gülüyorsundur. gözlerinden yaş akarak. soğandan değildir. o gözlerden düşen damlalar. sadece kalmışsındır öylece dişlerin gözükerek.
gülümse kalbin beynin, tüm vucut sistemin ağrısa bile. gülmek zorundasındır. hiç bir şey yapmıyorsan bile lanet nefesi alıyorsundur. oksijen ciğerlerini yaktığı müddet.e alacaksındır o havayı. alabileceğin zaten tek şey havadır diye birde içinde 2000 den fazla zehir bulunan sigaradan. belki ciğerlerimi bu yarar diye çektiğin dumandan.
gülümsemeye devam edersin. başkalarınla en sevdiğin dostlarınla bile konuşarak. suratın gülüyordur. ya kalbin ya beynin. organların. onlar gülse bile sadece seninle dalga geçmek alay etmek için gülüyorlardır. kalbine uygulanan basınç aynı teneke kutuda bulunan bir içecek gibi. bittikten sonra sıkıldığı gibi olmuştur. elinde sanki o boş alüminyum tenekeyi büküyorsundur. kalbinde öyledir.
ya suratın. ya o içindeki karamsarlık? suratına dudaklarına yansıtmıyorsundur. ön dişlerin hafifçe gözüküyordur. karşındakinin de moralini bozmamak için. kendine benzetmemek için...