"abi şurası kestirme oradan geçelim" dedi arkadaş, kastettiği senin sokağındı, bir yıldır girmediğim sokağın. "sigara almam lazım" dedim, "abi dönünce var hemen bakkal" dedi, kastettiği senin bakkalındı. girmek istemedim, ama birşey diyemedim. girdik sokağın başından.
senin apartmanının bahçesinde, bir kız bekliyordu, sen sandım, o sokaktaki her kız sendin. yavaşladım, geri dönmek istedim, kaçtığım acılarla yüzleşmek istemedim. parketmiş arabalara baktım, seninkiler sandım, o sokaktaki her araba senin arabandı. geri dönmek istedim, unutmaya çalıştıklarımla yüzleşmek istemedim.
ilerledik, araban yoktu, kız sen değildin, apartmanının yanına geldik, bahçesi apartmanının, o kocaman kavgaları ettiğimiz bahçe, bahçesi apartmanının, "hiç öpülmüyorum" diye huysuzluk yaptığım o bahçe, "nasıl yaptın, bu adamlar kim" diye sana haykırdığım o bahçe.
o apartman, son kez elimde pembe bir yastıkla çekip gittiğimde kapının ardımdan kapanma sesini duyduğum apartman, o apartman, içinde tüm dünyanın pisliğinden kurtulmak için sığındığımız evi barındıran o apartman.
o ev, filmler izlediğimiz, benim saçma sapan dergilerimin yıllarca çamaşır makinasının üstünde durduğu o ev. imzalı uykusuz posteri, sinir olduğum o nip tuck posterin, minik sarı post-it'lerimiz, buzdolabı magnet'larımız, ayağı kırık sandalyeler, buzdolabında duran minik salçacık, her taraftan fışkıran pembe tokalar, hiç bir yere sığmayan "tekeliyet". hayır ... durun düşünceler ... gelmeyin aklıma, unuttum ki ben hep onları. hissetmiyorum ki hiç bir şey. elindeki o yara izi, .. hayır, başka şey düşün,...
hızlandırdım adımlarımı, döndük sokağından, ferahladım, bakma dedim kendi kendime, köşeden evinin penceresi gözüküyordu, bakma, bakma, bakma, baktım. balkonun olduğu pencerenin ışığı yanıyordu. sen değilsindir o, sattın ya da kiraladın evini, bitti zaten okulun, döndün memleketine, kiracın o, araban yok hem. gittin ki sen, hem de tüm köprüleri yaktın giderken. hem de öyle bir yaktın ki, ben evlenme teklifi edeceğim yeri planlarken, ben tek taş seçerken, ben her şeyi ayarlamaya çalışırken, çaktın kibriti, o kadar çok kirlenelim ki dedin, o kadar çok yıpranalım ki, bakamayalım bir daha birbirimizin suratına...
vedalaştım arkadaşla, evime geldim, sessizlik, o senin şirin sesin yok "experimental" diye bağırmıyosun içerden, "şarap getir", buz dolabını açtım, son kullanma tarihi geçmiş bir sürü şeyin arasından, sirke olmuş şarabı çıkardım. neredeyse bir yıldır ağlamamıştım ben, migros'tan beri, neredeyse bir senedir titrememişti dizlerim, ama şimdi buzdolabının kapağını kapamaya bile gücüm yok. güçlüyüm ki ben, atlattım, geçecek sabaha, bu akşamlıktı bu sadece, sözlük, evet yazayım, dertleşeyim, ne zamandır dertleşmiyordum, atmam lazım içimden, çık git, çık, pislik aksın, duygular aksın, duygu yok, kimse kıramayacak bir daha beni, git, çık...