insanlar zengin olduğu için mi atatürkçü oluyor yoksa zengin olmak için mi diye düşündürür. atatürkçü kadroları üniversitelere rektör, kamu işletmelerine müdür, anayasa mahkemesine hakim olarak atayıp "yürü ya atatürkçü" diyen darbeciler varken hiçte azınlıkta değillerdir.
tarihsel sürece baktığınızda tüm dünyada monarşi ve aristokrasiye karşı yapılan cumhuriyetçi(bilmeyenler için; halkçı) ihtilaller kendi burjuvasını yaratır. bunlar rejimde önemli kadrolara yerleşip zenginleşirler ve bir süre sonra ne için devrim yapıldığı unutulup kendini dış dünyaya kapatan bir diktatörlüğe dönüşür. aileden zengin insanların malları bir şekilde ellerinden alınır, azaltılır. ama bu yeni burjuva zamanla içe dönük ülkeye sığamayacak kadar işlerini geliştirirler. bu nedenle önce sol görünen bu burjuvalar zamanla sağ partilere dönüşür. kapitalist sisteme ayak uydurmaya çalışırlar. fakat dışarıya açılıp, serbest para giriş çıkışı, dişardaki yatırımcıların ülkeye güvenebilmesi için rejimin demokrasi yönünde ilerlemesi, diktatörlükten uzaklaşması, serbest piyasa ekonomisine geçilmesi gerekir. bu nedenle yeni burjuva alışılagelmiş devletin malını sömürmekten uzak kalmaya başlar ve ticarete alışkın olmayan, devlete sırtını dayamaya alışmış beceriksizler para kaybetmeye başlar. bu kez eskiye özlem başlar. devletten nemalanma dönemi bitmiştir. sonra tekrar darbe yapıp ilk günlere sil baştan reset atmayı denerler. arasıra reset atılır. tekrar kese doldurulunca aynı hataya düşerler. darbelere bahane olarak atatürkçülük elden gidiyor dediklerine bakmayın. atatürkçülükten öte mesele para kavgasıdır. serbest piyasada beceriksizlikleri ile kaybettiklerini darbelerle tekrar halka ödeterek geri alırlar.
bu arada cumhuriyet demokrasi değildir. cumhuriyet ile demokrasi farklı kavramlardır. dünyada bir çok ülke monarşi olduğu halde demokrasiye yumuşak bir geçiş yapabilmişken, cumhuriyeti kanlı bir şekilde getiren bir çok ülkede hala demokrasi yoktur.