müsiad kurucu başkanı olan erol yakar'ın star gazetesine verdiği demeçteki "asıl burjuva biziz." açıklaması, değişen iktidar ilişkilerinin de bir özeti oluyor. geçtiğimiz günlerde akp'ye olan yakınlığıyla bilinen ethem sancak'ın tüsiad'ı hedef tahtasına koymasından sonra müsiad başkanın da tüsiad'ı hedef alması, sermayenin çeşitli kesimleri arası süren koalisyonun bozulduğu anlamına geliyor. uzunca bir süredir ab, dış politika, reformlar ve emek gündeminde ortak tutum almaya çalışan ama aradaki gerilimleri saklamayan iki patron örgütü arasındaki rekabet yerini açık bir kafa tutmaya bırakıyor gibi.
elbette bu açıklamalara belirli bir ihtiyat payını koymak gerekiyor. müsiad ile tüsiad arasındaki gerilim yeni değil, üstelik bir süredir de su yüzüne çıkmış durumda. ancak; sancılı bir sürecin bir anda, aniden bitirileceğini sananlar yanılıyorlar. her iki patron örgütü de değişen sermaye güçleri, toplumsal etkileri bir yana hala bir çok başlıkta koalisyonlarını sürdürmek zorundalar. öte yandan bu açıklamaların ardı ardına gelmesinin bazı siyasi anlamları var. tüsiad'ın devlet eliyle semiren elit grup, müsiad'ın ise yenilikçi bir sermaye kesimi olarak görülmesi değişen geleneksel sermaye kesimlerinin ve onların paradigmalarının çözülüşü olarak görülebilir. artan kriz koşullarıyla beraber ülkenin değişen paradigmaları ile toplumsal ilişkilerde belirleyen sermaye kesiminin değişimi olarak okunabilir bu açıklamaların.
bir diğer yandan uzunca bir süredir devlet eliyle semiren ve bunu inkar eden müsiad'ın "artık zenginliğimizi göstermeliyiz." anlamına gelen ifadeleri bir gerçekliği ortaya çıkarıyor. açıktır ki; ülkemizde akp ile somutlaşan siyasal islamın, kendisini yegana sömürücü güç olarak görmeye başlaması uzun vaadede inançlı ancak yoksul kesimler ile sömüren patron kesimi arasında bir kırılmayı yaşatacaktır. yani anlaşılan uzun vaadede sermaye eksenli bir kırılma siyasal islamcı harekette mümkündür. elbette belirli bir ideolojik tutkalı sağlayacak araçlar geliştirmeye devam edeceklerdir.
bir gerçeği yazmadan etmeyelim. bu iki kesimin bir anda birbirlerine girerek kanlı bir savaş vereceğini sanan varsa tahminlerini kendilerine saklasın. bir çok noktada ortak tavır sürmeye devam edecektir. fakat orta vaadede bir hesaplaşma söz konusudur. bunun siyasal alandaki mevzusuysa geleneksel kemalizmin yerini liberal bir muhafazakarlığa bırakılmasıdır. işin gerçeği ise siyasal alandaki dönüşüm ekonomik anlamdaki dönüşümü şimdilik aşmış ve eşitsiz bir gelişim yaratmıştır. buradan doğacak gerilimler süreci hızlandırabileceği gibi, savrulmayı da yaşatabilir.
uzun uzadıya yazı devam ettirilebilir. başlığın asıl kaynağını da buraya ekleyebiliriz ama bir şeyi de ben belirteyim. "katı olan her şeyin buharlaştığı", "uhrevi olanın ise dünyevileştiği bir gerçek". bu gerçek ileri de bir takım gerilimlerin asıl sebebi olacaktır.