götüme benzeyen italyanın, götüme benzeyen almanın yarattığı ideolojinin Türklüğe uyarlanmış halinin türçkçülük olduğu tezi kesinlikle kabul edilemez.
Türkiye'de bürokratik ve siyasal anlamda faşizan uygulamalarla ilk karşılaşanlar Türkçüler olmuşlardır. Halk partisinin dalkavuk siyasetçileri ve bürokratları bizim dediğimi doğru gerisi yanlış mantığıyla yeni devletin inşaasında kendilerini eleştiren türkçü aydınları, üniversitelerdeki yerlerinden etmiş, görevlerini almış hatta yeri geldiğinde hapislere atmışlardır ki bu durum basit bir şekilde afet inan denen bilim yoksunu kadının saçmaladığı Türk tarih kongresinden sonra getirilen bilimsel eleştirilerden sonra olmuştur.
Türkçülük Şuurlu, bilinçli demokrasi taraftarıdır. Faşizm ise Nihal atsız'ın 1941 yılındaki bir makalesinde aynen şu hatasıyla açıklanmıştır.
" Faşizmin en büyük kusuru tenkide müsaade etmeyişidir."
Şuurlu demokrasi ne liberal saçmasapan laf kalabalığı demokrasiye benzer, ne de Faşizmin demokrasiyi hiçe saymasına benzer.
Kaldıki yine Atsız'ın aynı makalesinde bahsettiği üzere Faşizm bir aksüemal yani tepki ideolojisidir. BU tepki de komunizme karşı olan tepkidir ki Komunizmin yayılmaya çalıştığı ülkelerde faşizm görülmüştür. Türkçülük ise tepki ideolojisi asla ve katta olamaz çünkü tepki ideolojilerinin sınırları ve ulaşabileceği şeyler bellidir. Etkisi yok olunca o da yok olur gider, tepki duyan kişiler düşünce üretmekten fazla tepki duyup sinirden kendini sikmekle meşgul olur. Türkçülük ise etki ideolojisidir. Türkçü çevresinde hiçbir şekilde düşman vs olmasa da Türklüğü seven vatanını seven ve onun gelişimi için çaba gösteren kişidir. Bu açıdan kişisel tepkisel manada milliyetçilik faşizmin uzantısı olarak görüldüğünü varsaysak da Milliyetçilikten öte bir kavram olan Türkçülüğün bir bağıntısı olamaz. Ülkemizde PKK teröründen dolayı milliyetçi nufus artsa da Türkçü nufus artmamaktadır ki bu da basit bir örnek olarak verilebilir.