kaliteli insan, büyük şövalye. çocukluğunu kimseler bilmez. ceketini yağmurlara astıktan sonra tehlikeli şiirler okuyup dünyaya sataştı. han köşelerinde baba oğul yaşadılar bir müddet. pardayan abim ot atıp bıyık kıvırırken bir dilbere gönül verdi. mevzu uzun. kötü adamlar var, katliamlar filan var. sen bartelmi katliamı var ki komple rezalet. neticede evlenip mutlu oldular ama adinin biri yengeyi bıçakladı. kızcağız zehirli bıçak yüzünden sarardı soldu. peder bey zaten rahmetli olmuştu bir patlama esnasında. yürü pardayan yine yollara. ilk vukuatı navar kraliçesini azgın halk güruhundan kurtarmak olmuştu. sonrasında dudak uçuklatacak binlerce kahramanlık. ne paraya kıymet verdi ne makama ne mansıba. fransa krallığını guise dükünden alıp kral hanry'nin avucuna bıraktı. sonra o rahmetli olunca yerine yenisini kendi eliyle oturttu. fausta denen dilber bir ablanın aşkını reddedip bir hancı kadınla evlendi. ama kadıncağız ince hastalıktan sizlere ömür. ispanyaya gidip enkizisyonun baş adamıyla ve dahi ispanya kralıyla boy ölçüştü. uzun çıktı. tüm hileleri alt etti, tüm yaramazları dövdü. yıllarca oğlunu aradı nihayetinde buldu. aşıkları kavuşturdu, kötüleri kahretti. hiç artistlik yapmadı, hiç kötülük yapmadı. hiç ezilmedi, hiç yenilmedi. en önemlisi de kitabın son cildine kadar yaşadı, ömer seyfettin'in yalnız efe'si gibi sır oldu sonunda. ne kitapta ne de abi deyip onu bağrına basan biz fanilerin kalbinde, ölmedi, ölmeyecek.
işin rast gelsin pardayan abim.