ayşe arman ın türban takması

entry16 galeri
    14.
  1. Ayşe Arman "vur" emrini kimden aldı?

    Ayşe Arman islami muhitlerde yani "karşı mahalle"de o mahallenin yaşam tarzına ait bir insan gibi dolaşıyor, yaşıyor ve izlenimlerini yazıyor birkaç gündür.. Epey de yankı yaratıyor bu izlenimler, birçok kişi de bu konuda yazdı.. "islami mahalle"den "laik mahalle"ye transfer olan Ahmet Hakan da eski mahallesinin cinsiyetçiliğini, islamcıların sistemin kendisi haline gelmesini halen "karşı mahalle" mensubu olan ismail Kılıçarslan'ı şahit göstererek tartışmaya açtı..

    Bence de bu tartışma çok gerekli. Ancak şu "laik mahalle"deki davranışları, alışkanlıkları ve tutumları da işin içine katıp, karşılıklı dürüstçe bu müzakereyi yapabilmemiz kaydıyla. Ben de bugün Türkiye'nin laik kesimini röntgen masasına yatırarak şu tartışmaya bir katkıda bulunayım...

    Her şeyden önce şunu belirteyim. Laik kesimin bir temsilcisi olarak "karşı mahalle"yi keşfe çıkan Ayşe Arman, kendisini Türkiye'nin "laik mahalle"sinin muteber bir mensubu saymamalı. Cumhuriyet mitinglerine katılan o pek laik teyzelerimizin ve amcalarımızın çoğuna "Kızınızın yaşam tarzı Ayşe Arman gibi olsun ister misiniz" diye sorduğunuzda "Aman Allah korusun" cevabını alırsınız bu bir. Hele "Gelininiz Ayşe Arman gibi olsun mu?" dediğinizde "Türkiye laiktir, laik kalacak" diyen o insanların bir anda elini kulağına götürüp kuvvetle vurmak için tahta aradığını görürsünüz bu da iki. Standart laik-çağdaş Türk aileleri Arman modeli kadınların yüzüne gülerler ama aile hayatlarına öyle bir kadının girme ihtimalinden, Türkiye'nin iran olması ihtimali kadar korkarlar! Bu Türk laik kesiminin çoğunluğuna dair çok temel bir derstir. Dindar bir kadın yazar arkadaşım Ayşe Arman'ı Laik Türk kadını örneği" olarak ele aldığı bir yazıdan sonra, kendisine Kemalist diyen kadınlardan gelen bir dolu mektubu aktarmıştı bana. O mektuplardan birinde "Sen bizleri o kadın gibi mi zannediyorsun, Çağdaş Türk kadını o. değildir. Edepli, adaplıdır. Senin gibi dinciler bizi böyle göstermek istiyorsunuz" diye tepki dolu satırlar vardı. Ayşe Arman "laik mahalle"nin bu ikiyüzlülüğüyle yüzleşeceği bir yazı dizisine de girişsin bence. Belirtmeye bile gerek yok ki bu noktada ben o riya ve sahtekârlıkla dolu tayyör tipi "Çağdaş Türk kadını" tarafında değil, ne yaşıyorsa dürüstçe yaşayan Arman modeli kadınların yanındayım. Arman "başarı" kazandığı ve sahici seküler bir aileye gelin gittiği için sorun yaşamıyor ama tam anlamıyla seküler bir yaşam tarzına sahip kadınlar bu ülkenin sabah akşam laiklik, çağdaşlık, Atatürk diyen mahallesinde alçakça bir ikiyüzlülükle karşılanıyor. Bu riyakârlık sebebiyle dramlar yaşayan ne Armanvari kadınlar var. Özellikle sanat dünyasından kadınlara yönelik Türk laik kesiminin çoğunluğunun tavrı, bu dünyanın topunun birden o yazar arkadaşa mektupta yazıldığı gibi o olduğu yönündedir. Sinemacı, tiyatrocu, şarkıcı vs. hiç fark etmez. O tarz kadınlarla bu laik ailelerin oğlanları gezer, tozar, eğlenir ama iş evliliğe gelince meydanlarda "Başörtüsü Çankaya'ya çıkmayacak!" diye haykıran bu kitle "Bu kadın ailemize girmeyecek!" diye haykırmaya başlar. Türkiye'nin "laik mahallesi"nde ana fotoğraf bu şekildedir. Hiç kimse kendini kandırmasın.

    Hürriyet gazetesine öneriyorum. Adil Gür, laik cumhuriyetin en büyük koruyucusu olan generaller, albaylar, yargıçlar ve savcılar arasında bir anket çalışması yapsın. Türk generalleri ve albayları kızlarının evlenmeden önce bekâretinin bozulması konusunda ne düşünüyor? "Kızım evlenmeden asla kimseyle o-la-maz!" diyen laik ve çağdaş generallerin, savcıların, yargıçların oranı neymiş? Türkiye'nin çağdaş yaşam tarzının koruyucuları oğullarının eşcinsel, kızlarının lezbiyen olması ihtimalinde ne yaparlarmış öğrenelim bakalım. Laik medyanın linç etmek istediği Ali Bulaç'tan ne kadar farklı düşünüyorlar bu konuda? Öğrenelim.. Bu anket cinselliğe, bedene ve namusa dair birçok soruyla da ayrıntılandırılmalı bence..

    Benim bu anket önerim laik kesimin kalantorlarını epey bir işkillendirecektir.. Çünkü sonucun üç aşağı beş yukarı nasıl çıkacağını hepimiz biliyoruz.. Türkiye'de "Çağdaş Yaşam Tarzı" diye tekrarlanıp duran şeyin içinin çoğunlukla riyakârlık ve eyyamcılıkla dolu olduğunu çok iyi biliyoruz. Türkiye'de standart bir laik erkek ya da kadın hâlâ namus kavramını beden üzerinden tanımlamaktadır. Elbette yeni kuşaklarla birlikte bu durum hızla azalıyor. Üstelik her iki mahallede de ortak biçimde azalıyor. Türkiye'nin muhafazakârlaştığı falan yok, her iki kesim de kendi içinde sekülerleşiyor.. Fakat özellikle çok yaygara çıkartan eski kuşak bu meselede hem kel hem fodul durumda. "Laik mahalle"nin özellikle devletlu kalantorları bir yandan dindarların sosyal ve ekonomik hayatta daha fazla öne çıkmasından, haklarını talep etmesinden rahatsız, bir yandan da daha genç laik kuşakların sahici anlamda laikleşmesinden rahatsız. ilk süreç onlara göre "irtica", ikinci süreç ise "dejenerasyon". Ayşe Arman da onlar için "dejenere kadın" modelinin en uç örneği, Yüzüne gülünecek ama arkasından fişteklenecek kadın tipi. Arman gibi hayat tarzına sahip kadınlar esas "bizim mahalle"deki bu ikiyüzlü laik-insan tipine karşı dikkatli olmalı.. Dindarlar zaten "karşı mahalle".

    "Laik mahalle"ye dair gözlemlere devam edeceğim..
    Rasim Ozan Kütahyalı

    edit:sayi avı
    1 ...