sıradan olmak

entry35 galeri
    9.
  1. hayatta kabullenemeyecek tek şey sıradan olmaktır.

    Geçenlerde Bilim-Teknik dergisinin eski bir sayısını inceliyordum. Zeka ile ilgili bir yazı ilişti gözüme. Bilim adamı Gardner'a göre öyle tek bir zeka türü yokmuş. Farklı farklı bir çok dallara ayrılıyormuş.Genelde tek kıstas olarak ele alınan sayısal yetkinliğin yanında, kabul görmesi gereken diğer türler de uzunca bir liste oluşturuyormuş. Duygusa zeka, kişiler arası zeka, müziksel zeka, içsel, doğasal, görsel.. Ohh suyundan da koy.
    Okudukça kendimi iyi hissediyordum.Öncekini takip eden her madde neşeme neşe katıyordu.

    Matematikte hiç bir zaman fazla başarı gösterememiştim. Şimdiyse yıllar yılı zeka belirlemede tek yetkili mercii kabul edilen, bu alanda tekelleşerek benim gibi sayı-fobik insanların hep ezik hissetmesine neden olan bir krallığının çöküşüne şahit oluyordum. O krallık ki kendimi zeki olduğuma inandırmaya çalıştığım zamanlarda vakit kaybetmeden bir askerini yollar "majestelerine göre küçüklüğünüzden beri dört işlem problemlerinde zaaf göstermişsiniz, buna göre zeki sayılmanız yasalara aykırıdır" kabilinden bir bildiri okuturdu bana. Ve şimdi yıkılıyordu. Sevincim bundan kaynaklanıyordu.

    Evet artık matematik tahtını başkalarıyla paylaşıyorsa, kurum oligarşik bir yapıya bürünmüşse içlerinden bir tanesi beni temsil ediyor olmalıydı.
    Bir yerlerden zeki olmalıydım. Nedenini bilmiyorum ama böyle olmam gerekiyordu. Liste o kadar uzundu ki elbet aralarından bir tanesi bana vurmuştur. Boş adam olmadığımı biliyordum. Zekamın bir adı olmalıydı. Hangisiydi acaba? Dur bi düşünelim......(anlatıcı burada son buluyor)

    Sıradan olmak dünyanın en kötü şeyidir. Belki de alınmak istenilen en son sıfattır. (son sıraya gelene kadar şerefsizlik, ibnelik gibi kavramları arkada bıraktığımızı unutmayalım)
    Sıradanlıktan postacı misali görünmez olmuş insanları farkedebilirseniz gidin bir iki muhabbet çevirin onlarla. Yeterince derinlere inebilirseniz, diğer insanlardan daha özel ve farklı hissetmek için tutunduğu dalı öğrenebilirsiniz. Herkesin buna ihtiyacı vardır.

    Zeki olmayı istemek de bununla ilgili. Reddedilen, ortalama zekaya sahip, ortalama bir insan olmanın dayanılmaz sancısıdır.

    Yukardaki öyküye dönelim. Gerçi engin iştahlı egonun doğal yönelimi, matematik harici diğer bütün zekaların hepsinin kendinde bolca ihtiva edildiğine inanmak olacaktır fakat kahramanımızın aç gözlü olmayıp bir tanesini seçtiğini düşünelim.
    "duygusal zeka, hmm evet bende yüksek olan bu olmalı. ama önce ne demekmiş ona bakalım. başkalarının duygularını iyi anlayabilen....."

    Sonra şöyle bir geçmişe gider. Belleğini taramaya başlar. Süzgecini duyarlı insan rolü oynadığı anları dökecek şekilde ayarlar. Veriler arasından rasgele bir iki tane seçer, üzerinde düşünür. Dinlemek zorunda kaldığı uzun bir iç dökme faslından sonra "seni çok iyi anlıyorum, hepimiz bu gibi şeyleri yaşamışızdır" girişli konuşması gelir aklına.
    Hemen orada keserek başka bir tanesine atlar.
    Durak harici kapı açtırıp otobüsten indikten sonra koşar adıma geçen kişinin, aslında yetişecek bir yeri olmadığını, arkada kendisini seyreden şöför ve yolculara "acelem olduğu için böyle bir münasebetsizlik yaptım yoksa normalde modern bir insanımdır" mesajı vermek istediğini empati yeteneği sayesinde anlayabildiğini hatırlar.

    Bu gibi örneklerden sonra kendisini ileri duygusal zekalı ilan ederek çoğunluğu oluşturan duygusal gerizekalılardan üstün olmanın hazzıyla kaldığı yerden devam eder. Tabii şöyle bir hayalin kurgusunu yaptıktan sonra.

    Yıl 2011. Bilim teknik dergisi başlığı:
    "IQ testinin pabucu dama atıldı"
    Alt başlık:
    "duygusal zekadan başkası yalanmış, dahilik ünvanı artık gerçek sahiplerinde"
    Güzel bir fantezi. Belki ileride gerçekleşebilir.
    Ama tersinin olmayacağını da kimse iddia edemez. Zira bilim tarihinin tavan arası, zamanında tüm çevrelerin itibar ettiği şimdi ise ancak gülünç diye tabir edilebilen teorilerle doludur. Yarın öbürsü gün duygusal zekanın tırt bir varsayım olduğuna kanaat getirilmesi de olasıdır. Öyle oldu diyelim.

    Bunu duyan bizimkisi, işi iyice yüzsüzlüğe vurarak bu sefer kendini süper sosyal zekalı olduğuna inandıracaktır. Veya "ulan ben tüm popüler rock parçalarının giriş kısımlarını ezbere çalabilen adamım" motivasyonuyla müzikal zekasının keskinliğine kani olacaktır. O olmadı şurası, bu olmadı orası diyip didinir dururda bir türlü orta zekada olmayı kabul edemez.
    Zeka türlerinin hepsinden umudu keserse bu sefer "ya abi aykiu maykiu hikaye, önemli olan efendiliktir, adam gibi adam olmaktır, ben bu yaşıma kadar harama göz dikmemiş adamım..." der

    Görüyosun işte olay nereden nereye geldi. Hala bir artı değer üretme çabası. Normalize olmak çok zordur arkadaş. Ama dahası var.

    Egosunu düzgün adam olmayı yeterli bulacak kadar inceltmiş insan, (tabii seviye istenmeyen sebeplerden dolayı düşmüştür) eğer dürüst biriyse adam gibi adam olma kalıbının dışına taşmamasının imkansız olduğunu farkedecek, bu anlayışa ters düşen bir çok yamukluklar sergilediğini görecektir. Al işte koptu mu tutunduğun son dal da? Peygamber olmayı da beceremedin.

    Bu noktadan sonra doğrusuyla yanlışıyla sıradan bir insan olarak yaşama gerekliliğine boyun eğmekte hala direnen marjinal bir kesim söz konusu olabilir.

    Bu grup üyeleri "battım bari tam batayım" mantalitesi güdüp dikkati bu yönde çekmek isteyen kişilerden oluşur. Mükemmel olmanın mahareti gösterilemiyorsa boka batmanın cesareti sergilenir. Tek yapılması gereken her kulvarda damı götü dağıtmaktır.
    "Oha adama bak en dibe vurmuş valla bravo" dedirtmek sıradan sayılmaktan evladır.
    Çitanın seviyesinde olmak en dibinde olmaktan daha kötüdür ve belkide bu sadece bizim gezegende cereyan etmektedir.

    Bununla paralel olarak fight club filmine taşlama yapmaktan kendimi alamıyorum.

    Tyler durden sözüm sanadır.

    Eline hoparlörü alıp "hiç biriniz eşsiz kar taneleri değilsiniz, hepiniz sıradan organizmalarsınız, zamanında rock yıldızı olmayı hayal ediyordunuz ama artık olamayacağınızı biliyorsunuz" şeklinde vaazlar verdin. insanlara kendilerini oldukları gibi kabul etmeyi öğütledin.
    iyi güzel, katılıyor ve tebrik ediyorum. Peki ama bu bilinci aşıladıktan sonra "şimdi evlerinize gidin ve sıradan bir hayat sürmekten yüksünmeyin, tek yapmanız gereken şey gıdanızı almak ve uyumaktır" şeklinde barışçıl bir direktif vermekten niye kaçındın? Oysaki egodan arınmış bir huzura kavuşmak için bu yeterliydi.

    Özgür olmak için illa dovüş klübü kurup ortalığın amına koymak, binaları bombalamak mı gerekiyor?
    Bir zümreye ait olup eylemlerde bulunmak, sıradan olma kisvesinde sıradışılığı yaşamaktan başka nedir sorarım sana? Niye terörist başı oldun taylır niye?

    Ben cevaplayayım dostlarım. Nedeni basit. Sonuçta Tylerın götü de sıradan olmayı yememiştir.
    Çünkü bu, yakmak yıkmaktan, devasa kuleleri patlatmaktan daha zor bir olaydır.
    Bu en güçlü rakip olan egoyla aramızda geçen bir savaştır.
    Özgürlüğe giden yol kabullenişten geçer. Bunun için dışarıda gösterebileceğimiz hiç bir şey yoktur.
    4 ...