Neredeyse tüm yaşamı boyunca Tanrı'yı aramış, onun varlığını sorgulamış ve bu yüzden işkence edilerek öldürülmüş büyük Hurufi düşünür aşağıdaki şu şiiri de yazmış.
Ey beni na-hak diyenler kandedir beş yaradan
Gel getir isbatın et kimdir bu şeyni yaradan
Yel ü su toprak u oddan böyle suret bağlayan
Böyle dükkanı düzen kendi çıkar mı aradan
Gel beru söyle bana kimdir senin nutkundaki
Söyleyen işittiren hem gösteren hem yaradan
Çünkü bir şehrin içinde mescid ü meyhane var
Ehl-i dil farketmedi mescitleri meyhaneden
Aşkımız yolunda akl u din ü dünya mahvolur
Sormagıl eşkın hadisin suf-i biçareden
Çünkü girdim oynarım çengü def ü tambur ile
Bil ki bende şeş cihet var dönmezem çarpareden
Ey Nesimi on sekiz bin alemin mevcudusun
Kimki bu devre irişmez koy gide devvareden
Türkçesi:
Ey bana haksız diyen, yeter, yaratan nerdedir ?
Bu şeyleri yaratanın kim olduğunu ispat et, getir kanıtlarını
Yel, su, toprak ve ateşten böylesine yüz yaratarak,
insan yapan ve içinde büyük değerler saklayan
bir dükkan düzen (insan yada dünya yaratan), ne diye gözden kaybolmuş ve aradan çıkıp gitmiş ?
Sana derdini söyleten, her şeyi işittiren ve gösteren kim olabilir ?
Yaklaş bana ve bu konuda aklından geçeni söyle ?
Bir şehrin içinde hem mescid hem meyhane vardır
Biz gönül ehliyiz, ikisi de birdir bize Onları birbirinden ayırmayız
Bizim sevgimiz yolunda akıl, din ve dünya mahvolur
Ama bu aşk olayını benim gibi bir zavallı sufiden öğrenemezsin
Ben çıkmışım meydana def ve tambur ile çengi yaparım
Takmış parmaklarıma zilleri sağa sola, arkaya öne ve alt üst dönerek oynar dururum
Ey Nesimi, sende on sekiz bin alem mevcuttur
Kim ki ınanç ve düşünce bağlamında bu devre varamamışsa,
çıkar at gitsin onu devirden, dönmekten