şehir uykudaydı belki, belki değil. kimi pencerelerde ışık vardı, kimisinde kimsesizlik. ne yana baksalar ıssızlık vardı bir saniye önce, sonrası karanlık... arkadaşlarım vardı taşların altında yatan, hiç görmedim cansızlıklarını. yıkıntılarını görmedim. yıkıldıklarını görmediğim gibi. hep ayaktaydık ya biz hani? şimdi seneler sonra bir gün ve hepimiz hayatta olacağız ya işte, işte o gün kollarımız yeniden çocukça selamlayacak birbirini biliyorum. çok geç değil hiçbir şey için ve hiçbir şey için erken dememeli zaman...
kurtarılamamış insanların cansızlıklarından uzaktaydım o zamanlar. senesi dolmadan gidebildim ancak o uzak, o soğuk, o virane şehirlerin yalınlığına. çıplak ayakla toptağa dokundum, sesini duydum uyurken konuşanların. ve bir bebek ağlıyordu karyolasında çaresiz. ama çok geçti kurtarabilmek için dünleri...
siz yeniden ölmeyin diye biz yaşıyoruz şimdilerde. sizinle aynı kaderi paylaşmasın kimse diye çırpınıyoruz biz geride kalanların tümü ve bilenler bu acının ne olduğunu sizi unutmuyoruz...