bir kez daha yorulmuştu. gözlerinin altındaki bilge çizgiler, yorgunluğundan olacak, biraz morarmıştı. dışarıda elini kolunu sallayıp dolaşan demagoji meraklısı açgözlülerin aksine, yolun bir yerinde saplanıp kalmamıştı, onun aradığı bir şeyler vardı. kahkahasını saklamayı öğrenmişti, gözlerindeki ışıltı gün geçtikçe güçlenirken, hazinesinin hala ne kadar büyük olduğunu biliyordu. arapça, farsça kelimelere sığınıp bilgeyim diye geçinenlerin ötesinde, onda gerçek bilgelerin sessizliği vardı ama o ağzını açınca boş konuşmaz, mutlaka bir anlama hayat verirdi.
çevresindeki her şey bulanıklaşıyor, gözleri ağrıyordu. ama içindeki bilgi sevgisi, merakı dinmiyor, okumaya ve yazmaya devam ediyordu. dünya bir gün kelime oyunun arkasına sığınan düzenbazları fırlatacak ve onun gibi asillere merkezinde yer verecekti. gülümsedi, bunun bilinciyle, kalemini eline aldı. üstü çizilecek daha çok yalan vardı.
tanım: açgözlülerin ülkesinde bilgenin anlamına yakışan adam.