sözde uygur türkleri soykırımı

entry25 galeri
    8.
  1. yakışıksız bir teşbih.
    "başkasına gelince hemen retdediyorsunuz, kendinize gelince bakın nasıl da savunuyorsunuz, uygur'a gelince soykırım diyorsun madem, ermeni soykırımını neden inkar ediyorsun, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusudur" kinayesinde bulunulmuş.

    hem tarihsel süreci itibariyle, hem karşılaştıkları durum ile, hem politik olarak, hem birisi özerk bölge, diğeri aynı devletin içinde bir toplum halinde iken, bu iki hadiseyi, birlikte değerlendirmek nasıl bir açmazdır, nasıl bir aymazlıktır, buyrun izah edelim.

    sayın okur, sürekli tekrar ediyorum, "tarihi olaylar, ancak içinde bulunduğu dönemin şartlarına göre değerlendirilebilir".

    bu ne demek? bundan yaklaşık 100 yıl önceki, hala açıklığa kavuşturulmamış bir hadiseyle ilgili olarak benim bir mükellefiyetim olamaz demek. yani ben muhatap kabul edilemem ve bir soykırım gerçekleşmişse dahi, bundan dolayı sorumlu tutulamam.

    gelelim uygur meselesine, o dönemde yaşamadığım için ermeni soykırımı iddiasından bağımsız olarak, uygur katliamı ya da soykırımı benim yaşadığım tarihte ve şartları da açıkça ortadayken işlenilen bir insanlık suçu. ve ben aynı zaman dilimi içerisinde bunu göre göre, şahitlik ederek, inkar edemem. görmezden gelemem.
    bu bir zulumdür. zulum eden zalimdir, zulme izin veren de, göz yuman da zalimdir.

    dün televizyonda zaping yaparken, ntv'de okan bayulgen'in proğramına rast geldim.
    ataları osmanlı döneminde köle ticareti ile afrikadan getirilmiş ve zengin bir türk aile, tarafından satın alınmış.
    fakat adamcağız artık üzerinden bir kaç jenerasyon geçtiği için, türkleşmiş ve ötekileştirmeden şikayetçi. bir de isim bulmuşlar kimin aklına geldiyse artık, afrotürk, afro amerikalı tabiri gibi.
    fakat bu şahıs çok önemli bir şey söyledi. benim atalarım evet köleydiler. ama benim bundan utanmam gerekmez. asalet geçmişte değildir. benim atlarım köleydiler, ya da kötü kişilerdiler, kötü kişiler olsa bile bu benim suçum değil. bundan neden utanayım, kim utanacaksa buyursun utansın, ben sorumlu tutulamam dedi.
    bu elleri öpülesi adamın söylediklerini işittiğimde aklıma direk bizim şu tatlı su aydınlarının ermenilerden özür dile kampanyasının lüzumsuzluğu canlandı.

    bir çokları anlatır, gerçek bir olaydır;
    kuzey kutbuna bir uçak düşer. fakat uçak karlara saplandığı için bir çok kişi canlı olarak kazadan kurtulur. ancak yiyecek bulamazlar, bu sebeple sağ kalanlar da ölmeye mahkumdur. sağ kalanların tek kurtuluşları, zaten hava soğuk falan derken, donanlar, uçak düştüğü esnada ölenler, ağır yaralı kurtulmuşken tedavi edilemedikleri için, açlık, soğuk gibi şartlardan ölenleri yemekten geçmektedir. öyle yapmak zorunda oldukları için ölen insanları yerler.
    Bu sağ kalanlar bu şekilde kurtulduktan sonra, ölenlerin ve yenilenlerin akrabaları, sağ kalanlara dava açar, derler ki; akrabamızı neden yediniz? şimdi onların cesetleri bile yok, suçlusunuz.
    yargılama uzun süre devam ettikten sonra nihayetinde yargıç karar verir.
    değerlendirme ancak o şartlar altında ve o mekanda yapılabilir. böyle bir olay karşısında, sıcak ve oturduğumuz yerden birisini suçlu bulmak adil olmaz.
    çünkü "biz orada değildik."

    demem o ki, dedemin dedesinin işlemiş olduğu bir cinayetten, katledişten, hadi onu da diyelim soykırımdan dolayı ben sorumlu tutulabilir miyim. var mıdır böyle bir insani yargı.
    ama uygur meselesinde biz buradayız. insanlık adına elbetteki bu zulmu görmezden gelemeyiz. çünkü aynı zaman diliminde yaşıyoruz ve bundan insanlık namına bizler de sorumluyuz.
    5 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük