düğünden nefret etmek düğüne hazırlık sürecinde dünyadan biri olmadığına inanmaktır.
ben düğünlerden nefret ederim. ama öyle böyle değil. kendime bir kabus yaşatırım resmen... ama kına gecelerinden de nefret ederim hani. hele zorla eline kına tutuşturmaya çalışan teyzelerden...
düğünler gerçekten eğlenceli olmalılar ki, düğün derneğin bir sektörü oluşmuş. para veriyorsan eğlenirsin. yani düğün sahipleri çok afedersin zike zike eğlenirler. eğlenmek zorundalar. suratlarında gerçek yada bazen anlayamacağın kadar profesyonel ve sahte bir gülüş görürsün. çoğu streslidir aslında o gün. zaten nefret etme nedenlerimden biri de budur. sahte gülüşleri... kaynana gelini çekiştirir. ama gelir yüzüne güler, onu çok seviyormuş gibi davranır. en çok sahte gülüşlerden korkarım ben. hiç istemem. o yüzden düğünlerden hep korkarım ben. soğuk rüzgarlar estiririm salonda.
hele ki metalci diye tabir edilen bir jenerasyonsan, düğünde giymek için kendini parlak kıyafetlere bakarken bulursun. topuklu ayakkabılar... anne ısrarı üzerine parlak, mini ve gösterişli çantalar. kuaföre sürüklenmeler. kuaförlerin saçma nasihatları. vay efenim niye saçımda 3 renk varmış. lan sanane! içimden böyle geliyor. yok kaşını yanlış almışın bize uğra arada. yok işte, ne okuyorsun dumur edici sorusu. mühendisim deyince. 2 senelik mi diye sormalar. vallahi nefret ediyorum yaaa! bütün karakterimi gölgeliyorlar ulan! niye? çünkü o düğün... eğlenmek ve güzel olmak zorundasın. işte tek sebebi bu anlıyor musun?!
eğlence sektörü elbet. çalgıcı da olacak. düğün vazgeçilmezlerinden biri piyanist şantörler elbet... bu sefer bayan bir darbukacı vardı, piyanoya da o bakıyordu. mübarek bütün gece herşeyi o yaptı. arada bana bakıp gülümsüyordu. tamam burada itiraf etmeliyim. ben kamera görünce dayanamam, düğün de olsa çıkar dans ederim... deli dans ederim ben. öyle ki düğün sahiplerini gölgede bırakır, bütün ilgiyi üzerime çekerim... efenim bir baktım kamera direk bana kitlenmiş. ekranlarda ben varım. uçmuşum resmen. görünüşte düğünden en çok zevk alan benmişim gibi. ama hayır hayır... sadece dansı seviyorum... işte gelelim diğer nefret sebebime, düğün sahiplerinin ufak kızları varsa hepsi bana gıcık olur. kıskanırlar. halbuki ben onlarla da eğlenmek isterim hep ama kedi işte hepsi, uzanamayınca... nese konumuza dönelim,
sonra bir baktım düğünü ele geçirmişim. gittim darbuka çaldım. dansları ben ettim. pist bomboş! şarkıları bile ben söyledim. sanırım kendi hamuruma göre bir eğlence buldum düğünlerde. ee diyeceksin gelinle damat nerede? de hele... damadı görmedim ama gelin bana aynen şu cümleyi kurdu :
"ya seninle çok eğlendim dostum..."
inanır mısın sözlük tüylerim diken diken oldu. biri ben düğündeyken benden haz almış. o gün dünyam değişti. ama ben hala düğünlerden nefret ediyorum. düğüne gidince de dayanamayıp eğlenesim geliyor... bu nasıl bir ikilem anlamıyorum... keşke bir gün düğün için süslenmek zorunda kalmasak, işte ben o gün nirvanama ulaşırım amma...