huzura erince mi? birinin hayatında alçak gönüllü bir parantez açılmış, kimin umurunda ki.. gün be gün kayıp giden zamanın acımasızlığını gözler önüne seren, sessiz ve dingin bir ortamda tek başına oturup ılık çayının yanında nostaljik bir şarkı ile "eskisi gibi inanılmasa da görüşülmek durumunda olan her kişi" sonrasında, daha kötü ve daha yorgun hissettirmekten öteye gitmeyen hal ve tavırların sergisidir genellikle. insanları değil de, onların bünyede uyandırdığı hissiyatları sevmenin gayrızaruri bencillik olduğu kanısına varılıyor bir noktadan sonra. sonunda sessizlik ve metanet içinde garip düşüncelere gark olma sendromları gibi bir şey.