istanbul Üniversitesi, 3 Temmuz Cuma günü Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a Medeniyetler ittifakı'na yaptığı katkılardan dolayı siyaset bilimi alanında fahri doktora unvanı verdi. Törenin yapılması için okulda fazla kişinin olmadığı üniversitenin kapanış günü seçildi ve başbakanın üniversiteye gelişi bir gün öncesine kadar gizli tutuldu. Erdoğana fahri doktora belgesini, üniversite rektörlüğüne atanması için uğraş verdiği aile doktoru Prof. Dr. Yunus Söylet ve Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin solcu&; dekanı Prof. Dr. Naz Çavuşoğlu birlikte verdi.
Prof. Dr. Yunus Söylet diyet ödemektedir. On yıldan daha fazla bir zamandır giremediği istanbul Üniversitesine arka kapıdan girerek olsa da doktora verilmesi Erdoğan'ı müteşekkir bırakmaya yetmiştir.
Prof. Söylet görevini yapmaktadır; peki, istanbul Üniversitesi senatosu ne yapmaktadır? Niye onurlu birkaç akademisyen bu oyuna çomak sokmamaktadır?
Dekan Prof. Dr. Naz Çavuşoğlu'nun, medeniyetler ittifakının evrensel insan hakları ve demokratik değerler temelinde çoğulcu, özgür ve eşitlikçi, sosyal adaletçi bir toplumsal düzenin varlığını hedefleyen bir proje olarak görülmesi gerektiğini belirtmesi ve sonrasında Tayyip Erdoğan'a fahri doktora belgesini vermesi üniversitelerimizin büyük bir saldırıyla karşı karşıya olduğunun kanıtıdır. Özgürlük, eşitlik, sosyal adalet gibi kavramlarla en son anılacak isim olan Tayyip Erdoğan'ın ülkemizin en büyük üniversitesi tarafından onurlandırılması üniversitelerimizin tüm bileşenlerine karşı yapılmış büyük bir hakarettir.
Kendi deyimiyle öfke ve belagat uzmanı Dr. Erdoğan, Prof. Dr. Naz Çavuşoğlu'nun övgü dolu konuşmasından sonra kürsüye çıkıp cumhuriyet düşüncesine dair sövgü dolu bir konuşma yaptı. Ona göre Osmanlı Medeniyetinde farklılıklar zenginlikti. Cumhuriyet döneminde ise farklılıklar yokedilmiş, insanları birbirine bağlayan kardeşlik bağları zayıflatılmıştı. Osmanlı devrinden bahsedince hızını alamayan Erdoğan, istanbul Üniversitesi'nin cumhuriyetin ilk üniversitesi olduğunu unutup, 1453'teki fetihten sonra üniversitenin temellerinin atıldığını iddia edip Osmanlı Devleti'nin bilimsel dünyaya yaptığı önemli katkıları anlattığında ise salonda alkış fırtınası koptu.
istanbul Üniversitesi aydınlanmacı, yurtsever, kamucu değerlerin hâkim olduğu, Türkiye'nin en büyük üniversitesidir. Erdoğan ise Türkiye toplumunun gericileşmesinde en önemli pay sahiplerinden biridir. Doktora konusu olan Medeniyetler ittifakı bilindiği gibi zaten bir ABD projesidir. Ayrıca ülkemizin bütün işletmelerini özelleştirip uluslararası tekellere hizmette sınır tanımayan da Türkiye'yi pazarlamakla mükellef olduğunu arsızca söyleyen de Tayyip Erdoğandır.
Prof. Söylet ve ekibine, Tayyip Erdoğan'a konuşma yaptıkları kürsünün Cahit Arf'ın, Ümit Doğanay'ın, Server Tanilli'nin, Cavit Orhan Tütengil'in kürsüsü olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Cumhuriyetin ilk üniversitesi olan istanbul Üniversitesi'ni; cumhuriyet düşmanı fikirlere malzeme yapmaya çalışan kim olursa olsun buna izin vermeyeceğimizi ilan ediyoruz. istanbul Üniversitesi'nin aydınlanmacı, yurtsever, kamucu değerlerini ayaklar altına almaya çalışanlara karşı üniversitenin gerçek sahiplerini ülkelerine ve okullarına sahip çıkarak gericiliğe, emperyalizme ve piyasacılığa karşı güçlü bir duvar örmeye çağırıyoruz.