kabir azabı diyenler olmuş. evet diyenleri iyi tanıyorum veya diyeni. neyse konu o değildir. konu hiç gelmeyecek birini beklemektir. zamanında çektiklerini şimdi bana çektiren kişiyi değil başlığı tanımlamak lazımdır. buraya kusmak lazım değildir.
yeni ayrılmışsındır. üstünden 1 ay geçmiştir belkide 2 ay olsun. daha sıcak sıcaktır yani. aşık olmuşsundur çünkü. zamanın ne önemi var gerçi. belkide 1 yıl sonra bile unutamıcaksındır. daha hala umutla yaşıyorsundur. gecenin sabahla yapılan alışverişinde. ay ın törenle güneşe nöbetini devrettiği anda sen zaten yarım yamalak uyurken aklından geçen şeylerdir bunlar. belki gelir diye, belki diye hala daha kendini tatmin merakındasındır. aha bak yine güneş doğdu hadi lan kalkta hazırlan her gün lanet ettiğin işine geri dönmelisin diye kendine küfür etmektesindir. güneş seninle alaylı alaylı odandan içeri girmeye başlamıştır. uyan lan hadi. der gibi gözünün içne girmiştir. kan çanağı olan gözlerini ovuşturursun uyuyamamışsındır ki fazla;
sabah:
güneş gözünü aldıktan sonra ilk lanetini okursun ama mecbursundur çalışmaya, patra kazanmaya. kendine küfür ettiğin karnını kendini bedenini zinde tutmak için çalışmalısın ki para kazanmalısın diye kıssadan hisse düşünürsün. elin ilk olarak her zamanki gibi telefona yönlenir. belki o kısa uykularım arasına, daldığım sıralarda duymadığım bir mesaj gelmiştir diye. kendini avutmaya devammmmm. bakarsın bakarsın. ama görünen sadece bağlı bulunduğun şebekenin ismidir.
yine beklediğin yoktur. olmayacak dua etmeye luzum yoktur gibi sonuç orataya çıkarırsın. hazır olmayan mesaja bakmışken. saatide kontrol edersin. yıllardır en ağır işi yapan kişi gibi tağından doğrulursun. o mutlu olduğun o zaman sana çok büyük gelmeyen yataktan kalkarsın. o sana artık kocaman gelen yastıktan kafanı kaldırırsın. giyinmek zorundasındır. hala daha bedenine ruhuna küfür ederek. giyinirsin. o sabah svgiliye hazırladığın kahvaltıdan eser yoktur artık. kendine kahvaltı hazırlamak bile zevk vermiyordur. ona hazırladığın gibi... nasılsa 2 tane poğaça alıp midemi o içi maya dolu olan mamulle doldururum dersin. en önemli unsur olan cep telefonunu unutmaadan çıkarsın o boş evi bırakarak. kapıyı hem sert hem yavaşça çekerek arkanda bırakırsın.
öğlen:
telefona kaç kere baktığını zaten hatırlamıyorsundur. eski sevgilinin aramasını beklemek gibi birşey değil o dur zaten. ne zaman umutlarım kırılacak diye bekler gibisin. ama nafile boşa kürek çekmelerden başka bir şey değildir. nereye kadar avutacam kendimi diye sürekli kendine kızman sende kişilik bozukluğuna ruhunun ortadan yarılmasına sebep vermiştir. bir taraf olumlu düşünürken bir taraf hadi yaa ıradan demeye başlamıştır. sen bunlarla çelişirken tekrar gözün telefona takılır. seferde şebeke bile gözükmüyordur. telefon çekmiyordur. bir tafatanda işlerine bakarsın bakmaya çalışırsın zaman öldürmek için o bedenine ettiğin küfürleri doyurmak için.
hiç bir yere kalkacak halin yok gibidir. gözün kapıda desem kapıda değil. çünkü çalıştığın yeri bilmiyor ki düşünürsün. ne çok düşünüyorum diye bir de kendine yine küfür edersin. noldu benim narsist duygularım. nerede kaldı kendini beğenmişlik nerede bencilliğin. hepsi kaybolmuştur nereye gitmiştir. hangi kuyudaysa hangi karanlık dehlizdeyse çıkarayım diye gezinmek istiyorsundur. dağıtmam lazım kara bulutları dersin mırıldanırsın. kimsenin duymayacağı şekilde. zaten aşk yüzünden deli olmuşum bunu sadece kendim biliyorum üstüne bir de başkaları tarafından kendi kendine konuşuyorda deli denmesin diye mırıldanırsın. nerdesin lannn derman diye içinde fırtına kopuyordur. dermansız aşk mı diyorlar her neyse.
saatine bakarsın o karanlık düşünceler içinde yaptığın işi nasıl yaptıysan mesai saatinde bitmiştir. o boş o ıssız olan eve gitmek istemiyorsundur. o sana kocaman gelen yatakta kocaman gelen yastığa kafana koymak istemiyorsundur. belki belki bana süpriz yapıp eve gelmiştir diye heyecanlanırsın. salaksın neye heyecanlanıyorsun ne gelmesi diye ya diye yarıya bölünmüş olan ruhun saçmalama diye işareti çakmıştır bile.
akşam:
iş bitmiştir. işmi seni bitimiştir senmi kendini bitirmişsindir. zamanmı seni bitirmiştir bilinmez ama birisi birisini bitirmiştir o kesin. ayakların geri geriye doğr gidiyordur. tamda düşüncene uygun şarkı kulaklıklarından kulağına sesleniyordur. sagopa kajmer feat koleranın monotonluk maratonu şarkısı eşliğinde bir markete gireyim dersin. akşam o kadar içtim unutamadım ama bu akşam içip unurum diye avutmaya devammmm. ama içindeki umut hala vardır. bakkala 5 bira derken ağzından bir de belki gelmiştir bekliyordur. süpriz yapmıştır diye söylersin. market sahibinin garip bakışları altında yürümene devam edersin. bu seferki adımlar kesik kesik değil hızlı ve sert adımlarla eve doğrudur.
işte evini görürsün. camda seni karşılayan yoktur olsun lan. belki de evdedir. bekliyordur diye daha da hızlanırsın. kapıya geldiğinde cebinden anahtarı çıkarmak istemezsin. evdeyse kapıyı açar o tekrar güln yüzünü görürüm o açsın dersin. zili çalarsın. bir daha çalarsın. umut ışığı idare gaz lambası gibi sönük kalmaya başlamıştır. elini cebine attığın an anahtarını çıkarırsın. kapıyı açarsın ve o ıssız soğuk eve gelmişsindir. duvarlarından bile soğukluk akan evine gelmişsindir. hava dışarıda 35 i gözterirken senin için eksi 35 gibi olmuştur. halbuki o olsaydı dersin. dersin....
telefonunu o mutlu sandığın zamanlarda çekinmiş olduğun fotoğrafın yanına koyarsın. dolaba yerleştirdiğin biraların ardından bir tanesini açarak. bu akşam unutucam bu akşam unutmam lazım diye söylenerek devam edersin. taa ki o ay ile güneş nöbetine devrettiği zaman taa ki güneş gözlerine girmeye başladığı ana kadar. taa ki gözün telefondan ne zaman ayrılıcak diye beklerken. taa ki...
hiç gelmeyecek birini beklemek böyle bir şeydir. buna benzer sonuçları yaşayanlarda olmuştur. 1. dereceden. ister kabir azabı diyenlere isterseniz başka bir azaba. hiç bir şeye benzemezdir. gelmeyecek birini beklemek. asla o kapı çalmayacaktır. tekrar o mesajlar gelmeyecektir. tekrar aranmıyacaksındır. tekrar onun gözlerinin içini görmeyeceksindir.
neydesin eyy narsistliğim hangi karanlık dehlizdeysen bulup kurtarmam lazım seni. özgürlüğüne kavuşturmak için...