Toz pembe hayaller vardı, pembesi gitti tozu kaldı. Zaten benim için rengi fazla da önemli değil, toz falan ortalık batsın istemem. elektrikli süpürgeyi bulamayınca toz dağılmasın diye hepsini burnuma çektim. yoruldum, biraz oturup dinleneyim dedim. oturmaktan sıkılınca karşıdan gelen pembe filin sırtına atladım. evde ki mor çimenlerin içinde filin sırtında çılgınlar gibi giderken balkona doğru sürmeye başladım. fil kanatlarını açıp denize doğru uçtu. denizin tam üstünden hızla uçuyorduk mavi güneş batarken. yüzüme su sıçrıyodu. cumbo* az kenar da dur dedim. durduk. ayaklarımı suya soktum. çok güzel oldu.olum bi dalsak mı lan? midye* de çıkarırız dedim. abi benim şort yok altımda, zaten burası derin ben yüzme bilmiyom" dedi. ulen "biz de bildiğimizden değil kafamıza göre işte" dedim.bişey söylemedi. iyi siktir olup gidelim bari dedim. sessizce kalktı, yürüdü. yol boyunca konusmadık.mahalleye geldiğimiz de neyin var dedim. "dişim ağrıyo çok" dedi. git dedim pancu bakkaliyesinden biraz sarıkız* al gel. aldı geldi. koy dedim dişinin üstüne çiğne. bu çüğnemeye başlayınca yüzünde ki hassiktir edası kendini rahat bi gülümsemeye bıraktı. "bu iyiymiş abi yaa" dedi. iyice imrendim buna. bi hamlede hortumundan yakalayıp elimde ki çakmağı ağzına tuttum. sarıkıza ateşi verdiğim gibi hortumdan gulu gulu çekmeye başladım. sonra işimiz bitince tükürdü bu sarıkızı. bana da bi ağırlık çöktü. uzandım.çok sıcak lan dedim. hadi ben de sana bi güzellik yapiim dedi.kulaklarıyla yavaş yavaş yellemeye başladı. yıldızların altında mışıl mışıl uykuya dalmışım.
*Filin adı, gercek adı erhan ama çocukluğundan beri herkes cumbo diyo.