bana başımdan geçen en berbat yolculuklardan birini anlatmama neden olan başlık türüdür...istikamet istanbul-erzurumdur.
Yolculuğumuz otobüsün 1 numaralı koltuğunda geçmektedir...süreç şu şekilde vuku bulur...bagaj verilir...üst kattaki çay verilen yere anne ve babayla birlikte gidip oturulur...baba çay ister.anne söylenir.evde çay yok mu sanki denir.ve bu sırada otobüse binmeden önceki en önemli işlemi gerçekleştirir adı geçen yolcu bünyesi..ne midir?
Kulaklıklar kulağa takılır..hele de benim gibi yanındaki yolcuyla bütün yol boyunca daha daha nasılsınız muhabbetine girmekten ölesiye nefret eden bünyeler için.ama her zaman şans vuku bulmaz tabiî ki.
1 numaraya yerleştim.açtım son ses müziği...ta ki harem e kadar..yaşlı bir teyze binerken gözlerimin içine bakmasından anlarım ki 2 numaralı zat-ı muhterem teşrif etmişlerdir.uzun bi sessizlik.konuşmayı teyze başlatır.mecbur kulaklığı çıkarırsın.ve başlarsın o 4 senedir cevap verdiğin soruları tekrar ve tekrar cevaplamaya:
-Ben de yenişehirde oturuyorum...
*Hmm güzel teyzecim...
böyle böyle bu konuşma devam eder durur..kafan zaten kazan mal gibi sorulara cevap verirsin..lakin teyzemin istikrarına da hayran olmamak elde değil..her sölediğim şeye çok güzel diyen ikinci bi insan daha göremedim ben...bi sonraki durakta cam kenarı teyzeye verilir...her molada onu rahatsız etmemek gerekir.kulaklık takılır.bu sefer de yan taraftaki ikinci teyze.alırlar seni ortalarına başlarla muhabbete.
en sonunda ağlayacak noktaya gelinir gözler dolar.kurtarın beni diye bağırılır.tabi sessiz çığlıklarla... bu da yetmez otobüsteki muavin seni daha bi gıcık eder. bakmacalar tebessüm etmeceler ben buradayım dercesine tavırlar...yavaş giden şoför...buzlanan yollar...horlayan amcalar...otobüs koltuguna yapışan kıçlar...