değişik bir an vesselam, "aldatıldın da mı biliyosun hacu" diyceksin, yok hacu, bi arkadaş anlattıydı oradan biliyorum.
(isimler tamamen uydurmadır)
genç bir adam var, böyle uzun boylu, dalyan gibi bi çocuk, deniz isminde. bir de kız var, çocuğa bol gelen bir kız, çok güzel, öyle böyle değil ama, ismide arzu, çocuk kızın güzelliği yanında sönük kalıyor. bir de arkadaş var, ortak arkadaş, adı nihat, çocuğun kardeşim dediği, yıllar yılı beraber yediği içtiği ayrı gitmeyen ortak arkadaş. genelde üçlü geziyorlar, eğleniyorlar. zaman akıyor, çocuk hiçbir şey fark etmeden yaşıyor, kıza olan bağlılığı gün geçtikçe artıyor.
fakat bir gün bir haber geliyor, kimden mi? hani eski türk filmlerinde "bir dost" vardır ya, acı haber getirir, heh işte tam da o kişiden.
-"ya deniz sana birşey söyliycem ama çok üzülürsün, elinden bi kaza çıkar ya" diyor çocuğa.
-"ne var lan, merak ettim oğlum bak ne ile ilgili söyle çabuk" diyor çocuk.
-"oğlum, ya yengeyi geçen gün, geçen gün nihatla gördüm, çok samimiydiler" diyor çekinerek.
-"ne var ki bunda, onlar çok iyi arkadaş, hem nihat benim ortak arkadaşım" diye cevap veriyor en masum, en iyi niyetli hali ile.
-"peki, öyle olsun"diyor ve gidiyor "bir dost".
günler geçiyor, eskiden hiç ayrılmıyacakmışçasına yaşayan iki sevgilinin arasında gün geçtikçe soğukluk olmaya başlıyor, sanki birşeyler değişmiş gibi, sanki eski sevgi yokmuş gibi, arzu çocuktan uzaklaşmaya başlıyor. bu arada nihat ise çocuktan kendini uzak tutmak için elinden geleni yapıyor, kavgalar, tartışmalar ve fikir ayrılıkları. en sonunda deniz ve arzu çok şiddetli bir biçimde kavga ediyor, yok yerek, çok küçük bir sebepten.
birkaç gün sonra bir alışveriş merkezindeki lokantada görülüyor nihat ve arzu, ama eskisi gibi değil, farklı birşey var, arkadaş gibi değiller artık, işte insanın aldatıldığını öğrendiği an oluyor o an ve çok az bir zaman sonra bir mesaj geliyor, "ayrıldık". bukadar da kolay oluyor bitirmek, bukadar kolay.