çocukken çizdiği resimlere bakıp 'ah bir gımıldeyivesele bir gımıldetivesem.' diyen sinema aşığı yönetmen. köylerine gelen gezici sinemayla birlikte başlamış ahmet abi'nin sinema tutkusu. en yakın arkadaşı ismail'le birlikte ellerine bir şekilde geçirdikleri kamerayla köylülerine sinema keyfi yaşatmışlar. en büyük hayali bir film çekmekmiş. ahmet abi eğer lumier kardeşler icat etmeseydi biz ismaille bulacaktık sinemayı diyor. zamanla bir baltaya sap olması gerektiğini düşünen ailesi bu uğraşısını boş iş olarak görmüş hatta babası ona 'beyoğlu berduşu' lakabını takmış. oğluyla dargın göçmüş öbür dünyaya. hayallerinin peşinden koşmuş elbet. senaryolar yazmış lakin bir türlü inandıramamış yapımcılara hatta okutturamamış bile. ama yılmamış türlü işlere girmiş 'allah'ın izniyle hepsinden battım.' diyor ahmet abi. her anı sinema; ışığın açısını oyuncuların duracakları yeri; replikleri, çekilen filmleri kafasında bir daha çekiyormuş. sonunda kısa filmlerle başlamış. çektiği bu filmlerin hepsi yurtdışında festivallerde gösterilmiş, ödül almış. 'çekmeseydim delirirdim.' diyor ahmet abi. bir de uzun metraj hayali varmış ki o hayalini de karpuz kabuğundan gemiler yapmakla ile gerçekleştirmiş. sinemaya sanata adanmış bir hayat onunkisi, mütevazi, hayallerine ulaşmanın verdiği tadı yakalamış, heyecanını bir an olsun kaybetmemiş, tuttuğunu koparan..