insanı sevmek, insan olmak, eşit değer vermek, mevlana olmak vb gibi bilmeden alakasız ulvi anlamlar yüklenen ama gerçekte hiç ilgisi olmayan bir olgudur. gerçekte avrupa'da rönesans ile doğan ve reform hareketleri ile palazlanan "hümanizm"; din, tanrı, melek, kitap şeklinde sıralanan dogmatik değerler yerine gerçek değer olarak insanı koyan görüştür. insanın tarih sürecinde yaşadığı doğa ve sahip olduğu sosyal ortam sayesinde kümülatif bir birikime sahip olduğunu ve buna bağlı olarak evrimsel gelişimini sürdürdüğünü açıklar. tarihsel gelişimi metafizik olaylar ve din gibi dogmatik fikirler yerine insanın sahip olduğu bu birikime dayalı olarak açıklar. bireyselciliği ön plana çıkarır ki görüşün temelinde doğrudan insan yani birey vardır. kesinlikle toplumcu dayanışmacı gibi görüşleri yoktur. insan sevgisi, insana saygı, hoşgörü gibi olgulardan görüldüğü üzere bu noktada oldukça uzak bir konumda yer almaktadır.