oğuz atay a mektup

entry48 galeri
    13.
  1. hocam,

    hani bazen böyle güneş tepede parıldar, her şey daha bir berraklaşır, bulutlar kaybolur, gökyüzü masmavi olur ya, işte hocam ben o günlerden nefret ederim. sevmem öyle güneşli günleri, öyle herşeyin berrak olmasını, bulutsuz ve masmavi gökyüzünü. mühendisin onulmaz yarasıdır zaten güneş, baksana şu içinde bulunduğum kocaman ofiste, tüm jaluziler kapalı, floresanlar yanıyor, herkes ekrana gözlerini dikmiş, ve güneş ışığı yüzünden parlama yapmayan bilgisayarlarına huzurla bakıyor. ben de onlardanım hocam, güneş; televizyondu, bilgisayardı herhangi bir ekrana yansıdı mı, tüylerim diken diken olur benim. perdeler hep kapalı olmalı huzurum için.

    hocam hadi ofisi ekranları geçelim, her şeyin berrak olduğu güneşli günleri düşünelim, her şey olduğu gibi görünürse bana ne kalır, benim fotoğraf makinasından ne farkım kalır be oğuz abi, oysa ki ben buğulu görmek isterim, yorum katmak isterim gördüklerime, hem ışık kusurları ortaya çıkarır, hele güneş o kadar çiğ ki. bir kızın gözeneklerini, suratından çıkmış minik tüyleri görmemelisin, kız loş olmalı, gizemli ve de kusursuz olmalı. keşfetmedikden sonra ne anladım ben o kızdan, nolur bulanık olsunlar biraz hocam.

    hele bulutsuz gökyüzü olur mu hiç, ben çimlere yattım mı, nelere bakacağım, nelere bakıp o bulutları bir şeylere benzeteceğim. kahve falı bakıyor herkes ama ben bulut falını seviyorum. yat çimlere, kapa gözünü, bir şeyler düşün, sonra aç gözlerini, o düşündüğün şeyin sonu ne olacak gör, bak hepsi gökyüzünde.

    perde insanoğlunun en büyük keşfi be hocam, bir de şemsiye, bir de gölgelik, bir de mum, çok mu gotik oldu bu mektup be hocam, olmadı bence, hem olsa da lovecraft'ın neresi kötü.

    eksper-i mental
    8 ...