guiza ve geldiği yerin -genellersek avrupa'nın başat futbol çevresinin- mantalitesiyle empati kurulup bakıldığında hiçbir galatasaraylı ya da beşiktaşlının "ahahah fenerli guiza ne dedi ne dedi hahaha" sığ tarafgirliğine düşmemesi gereken açıklamadır. türk'ün türk'e propagandası misali taraftarlarına biz bir dünya takımıyız, şöyle tesis yaptık böyle şirket olduk, dünya yıldızlarıyla anlaştık diyen yöneticilerin uzattığı at gözlüğünü çıkarıp bakalım meseleye. üç büyük takımıza gelen futbolcular ya sakatlıkları sonrası dev kulüpler tarafından gözden çıkarılan orta ölçek yıldızlar ya bir zamanlar piyasada at koşturmuş ama şimdi otuzlu yaşların sonunda biraz daha fazla para kazanmak isteyen müstakbel veteranlar ya da genellikle bir turnuva sonrası yıldızı parlayan ve real madrid'den barça'dan manu'dan hayatta alamayacağı paraları teklif ettiği için zengin ama avrupanın kalburüstü takımları kadar büyük olmayan takımlara giden isimler. bu örneklemde guiza son kategoriye giriyor ve meseleye bir ispanyol'un bakış açısından baktığımızda "hiç büyük takımda oynamadım" lafı spor basının "ronaldinho: başkanım beni al dedi" tarzı haberleri kadar komik görünse de futbol piyasası olarak halimizin gerçekle yüzleşmesidir.