az önce dolaptan çıkardım, izliyorum şu anda seni. o kadar güzelsin ki, özenle seçtim seni diğer arkadaşlarının arasından, bir tane çizik, bozuk yok üstünde, hayatın anlamı sensin belki de, bu kadar mı güzel olur bir sebze. çok ama çok seviyorum ben seni.
tamam, her yemeği yapabilsem de neredeyse, senin içine girdiklerini yapamıyorum, kaderim belki de bu, oysa seni şöyle ortadan ikiye yarsam, ne de güzel karnıyarık olursun, imam bayıldı belki de. ikisi de güzel olur, ikisi de süpersonik olur, çünkü onlar senden olur, seni barındırır.
küp küp kesip, domates ve biberle de kızartabilirim seni, sonra böyle biberin acılığı, domatesin suyuna karışır, senin için süpersonik bir terbiye olur, ben de ekmeğimi o suya banar, senden bir yudum atarım ağzıma. ohh mis. ya da, ya da hazır küp küp kesmişken, yufkalara sararım seni, tıpkı sevdicekleri pamuklara sardığım gibi, leziztronik börek olursun. çay koyar yanına, yerim seni.
boyuna boyuna da kesebilirim ki seni, kızartmanı yaparım sonra, böyle yoğurt döküp üstüne yerim güzelce. sabırlı olsam aslında plaja götürür güneşlendiririm seni, kurursun güzelce, suyunu verirsin, aslın kalır sadece, zeytinyağı gezdirir sonra üstüne, karalahna şarabına meze yaparım senden. ada şarabı senle güzel olur.
canım patlıcan, kilo aldığında bile güzelsin sen, o zaman tam közlemelik olursun, önce közlenirsin, sonra salatan olur, ya zeytinyağıyla ya yoğurtla, o köz kokusu, parfüm gibi siner ya üstüne, işte ben o kokuya ölürüm.
şimdi dolaba geri koyacağım seni, bozulacaksın orada, belki bir gün dolabı içki aramak dışında açan bir kız da gelir bu eve de, yemek yapar senden diye hep orada bekleyeceksin.
ah patlıcan ah, en sevdiğim sebzesin, tek pişiremediğimsin.