düşen işçi fiyatlarına dayanmaya çalışan ailenin devlet kampındaki kısa süreli huzuru tom un akşam saatlerinde çevreden gelen seslere bakayım diye evden çıkıp papaz casy le karşılaşmasını izleyen zaman zarfında işlediği cinayetle bozlur ki durumu öğrenen tom un ailesi özellikle annesi saklanmasını ve bir süre ortalarda görünmemesini isterler...
tom ailesinin kaldığı kampın 2 mil uzağında bir mağaraya saklanır ve yanına kimsenin gelmemesini tembih eder ki aradan günler haftalar geçer tom un ailesi yani joadlar pamuk toplamaya enikonu alışmışlar ve karınlarını doyurucak duruma gelmişlerdir;kısmen de olsa herkesin neşesi yerindedir:john amca tomun anne ve babası kardeşleri;tek huzursuz olan sürekli connie yi özlediğini söyleyen genç hamile roshasharndır...
bu arada tom dan ses seda çıkmamaktadır ki annesi artık buna dayanamaz ve akşam közlediği patateslerle domuz etini bir kaba koyup mağaranın yolunu tutar.anne kimselere görünmeden ormandan geçer ve ansızın bir yaprak çıtırtısı duyar ve tom yanına yaklaşır.her yer kapkaranlık olduğu için annesi tomun yüzünü göremez sadece dokunarak tomun sağlığından haberdar olmaya çalışır bu durum annesini içten içe üzmektedir.tom ise olayı soğukkanlılıkla karşılar ve annesine bu mağaradan en kısa zamanda başka yerlere gitmek zorunda olduğu söyler;çaresiz kadın tom un ısrarını örseleyemez...
bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaktadır bununla beraber sular hızla yükselmeye başlamıştır.joad ailesinde ve kamptakilerde suyun ilerlemesini önlemek için hızla hendek kazma çalışması başlar.bu arada genç hamile doğum sancılarıyla bağırıyordu kampın kadınlarının bütün çabasına rağmen çocuğu ölü doğmuştu.john amca onu ölü bebeyi nehrin serin sularına hüzünlü gözlerle bıraktı.aksilikler ardı arkasına geliyordu.sular hendeği yıkmış arabaların içne kadar girmişti.hatta evlerin zeminine kadar ulaşmıştı.
artık joad ailesi ve kamptakiler olabildiğince yükseğe çıkmak için bütün eşyaları üst üste yığdılar yağmurun inadına daha fazla dayanamayıp kampı terk ettiler...
oysa topraklarından göçe zorlanmadan evvel ne kadar kalabalık ve mutlulardı.şimdi herkes sığınacak bir yuva arıyordu.joad ailesi yakınlarda bir ahır görmüştü.hemen oracığa sığındılar.içerde bir çocuk ve açlıktan ölmek üzere olan adamın yardımına roshasharn koşmuştu.bebeğine veremediği sütü gıdasızlıktan ölmekte olan yaşlı adama bağışlaşmıştı.bir hayat bitmiş bir hayat başlamıştı...
............
1930 yıllarda steinbeck tarafından yazılmış ve o dönemleri müteakip sinemaya da uyarlanmış sürükleyici bir başyapıttır.
her ne kadar sürükleyici olsa da kitaptaki 3 birlik kuralı yer zaman mekan kavramları biraz zayıf kalmıştır romanda.nitekim çeviri bir eser olduğu içinde nerede başlayıp nerede bittiğine okur pek de anlam veremez ama her şeye rağmen okura ''iyi ki beni okudun '' iletisi veren ve okurun kalbinin telleriyle oynayan önemli bir eserdir.ayrıca dönemin amerikasındaki derebeyliği çok somut ve çarpıcı biçimde yansıtan bunun yanı sıra topraklarından imigrasyona zorlanan kırsal kesim amerikasının vesikasıdır bir bakıma.
ayrıca dikkat çekici bir şey daha vardır ki yazar bunu satır aralarına serpmiştir,okur ancak kitabın sonunda bu satır aralarına saklanmış ana temayı görür:
tom un annesi ailedeki sarsıntıyı önleyici güç çocuklarına sahip çıkan yuvanın dağılmasını önleyen aynı zamanda tüm erkekleri motive eden en büyük faktördür, öyle ki en kötü durumlarda ane soğukkanlılığını korumayı başarmış babanın çaresizlik içindeki psikolojisini bastırmıştır.kısacası eserin baş karakteri joadların annesidir.yani kadın özellikle anne işler kötü giderken ya da ağır bir infial yaşanırken umudunu korumanın ve iyimser olmanın eş anlamlısıdır....