sosyalizm kulağa hoş gelen bir yönetim şekli olarak gözüksede, fikirde hoştur. türkiye' nin kendi yönetim şeklini seçecek gücü yoktur. bizler nasıl güdülen koyunsak, ülkemizde dünyada o konumdadır. bu şartlar aldıtnda bir devrimi bu ülke kaldırmaz. her şey tamam olsa bile insanlarımızın çoğu kırsal kesimde yaşayan, ülkenin gündeminden bihber olan insanlardır. milletçe en kötü özelliklerimizden birisi, her kafadan ayrı bir sesin çıkması ve herkesin kendi doğrusunu ispat etmeye çalışmasıdır. dünyaya at gözlüğüyle bakan, gelenekçi insanların sayısı ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturmaktadır. cehaletin kol gezdiği topraklarda, yeni bir sistemi, eskiden öcü gibi gösterlien sosyalizmi halka anlatamazsınız. anlatmaya çalışanlar terörist damgası yerler.onuda hallettik diyelim. ondan sonrada devrim için sokağa dökülmek gerekmektedir. büyük çapta çatışmalar olur. provakatörler yüzünden sebebsiz bir çok can alınır. ülkede kürdü ayrı telden çalar,türkü ayrı telden. lazlar farklı konuşur, çerkezler farklı şeyler söylerler. aleviler kendi isteklerini belirtirler, sünniler kendi isteklerini. kimileri din elden gidiyor diye yaygara koparır, kimileride sinsi planları olan islam devrimini kargaşada ülkeye getirmek için zemin ararlar. kimileri lenin'i stalin'i, che'yi benimser, kimileri ataürk'ün yolundan başka yolu tanımaz. bütün bu olanlar var olan toprak bütünlüğümüzü yok eder. bütün bunlar halledilse bile devrim için milyardolarlarca para gerekmektedir. en yakın örneğini, ukrayna'da turuncu devrimde gördük. devrimde kan akar, ama akan kan içinde, akan kanı durdurmak içinde iyi örgütlenmiş kişiler tarafından yönetilen para gerekmektedir. bütün bunları göz önünde bulundurursak, devrim bu ülke için sadece ütopya olur.