rüzgarlı bir pazartesi sabahıydı. öğrenciler boy sırasına göre dizilmiş, istiklal marşı okunması için hazır bulunuyorduk. öğretmen notaları verdi ve pazartesi sabahı bir insan evladından ne kadar ses çıkabilirse başladık marşımızı söylemeye. rüzgar gururla çıkan seslerden gaza gelmiş olacak ki daha da arttırdı şiddetini. benim de içlerinde bulunduğum 9. sınıf grubunun arasına bir saç yumağı düştü. sonra kimya hocasına takıldı bir anda gözlerimiz. adamın kafasının ortası güneşin şavkıyla parlıyordu. fırça saçlı hocamızın aslında fırça peruklu bir hoca olduğu gerçeği tokat gibi çarpmıştı yüzümüze. gülmekten istiklal marşını elimizde olmayan sebeplerle yerlerde okumuştuk, aslında okuyamamıştık. okul müdürü bile bıyık altından gülerken marş bitince bizi fırçalamıştı. ilk dersin kimya olması ise ayrı bir şanssızlıktı. zavallı adam.