hz. isa'nın durumuyla ilgili ayet-i kerimelerin mealleri
hz. isa'nın durumu hz. adem gibidir
[3 / 59]
59. Muhakkak ki, Allah katında isa'nın (babasız dünyaya gelişinin) durumu, Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı. Sonra "ol" dedi, o da derhal oluverdi.
hz. isa'nın namaz ve zekatla emredilmesi
[19 / 31]
31. "Nerede olursam olayım beni, mübarek (feyizli ve insanlara faydalı) kıldı. Hayatta olduğum müddetçe bana namazı ve zekâtı emretti."
hz. isa mesih allah'ın kelimesidir
[4 / 171]
171. Ey Ehl-i Kitab! Dîninizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryemoğlu isa Mesih ancak Allah'ın Resûlü ve Meryem'e ulaştırdığı "ol" kelimesi(nin eseri) ve (Cebrail ile) O'ndan (gönderilmiş) bir ruhtur. Allah'a ve resûllerine inanın, "(Allah) üçtür." demeyin, kendi faydanıza olarak buna son verin. Allah bir tek ilâhtır. O, çocuğu olmaktan tamamen uzaktır (münezzehtir), O'nun şânı yücedir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah kâfîdir.(1)
Dipnotlar:
1-Âyetteki "Allah'ın kelimesi" ve ruh hakkında ayrıca bk. 3/45-47; 15/29; 17/85; 19/17-36. Hz. isa, Allah'ın birliğini, kendisinin de O'nun kulu ve resûlü olduğunu söyleyerek tevhid inancını getirmesine rağmen hıristiyanlar M.S. 325 yılında iznik'te toplanmış, tevhidci grup ve temsilcisi iskenderiyeli papaz Arius'a rağmen, Ahd-i Atîk ve Ahd-i Cedîd'de yer almadığı halde oylamada parmak sayısı ve imparator Konstantinos'un etkisiyle "teslis" denilen "üçlü bir ilâh" anlayışına geçmişlerdir. Onlara göre Allah, baba-oğul-ruhu'l-Kuds'ten ibarettir. Yani Allah bu üç unsurdan meydana gelmiştir. Hem bunların her biri bir ilâh, hem de üçü birden bir ilâhtır. Böylece onlar bir çelişki içinde şirke ve küfre düşmüşlerdir. [krş. 5/17, 72-73]
hz. isa mesih allah'ın oğludur diyenler
[5 / 17]
17. "Hiç şüphesiz Allah, o Meryem'in oğlu Mesih'tir." diyenler andolsun ki, (şirke girip) kâfir olmuşlardır. De ki: "Öyleyse Allah, Meryemoğlu Mesih'i, annesini ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek isterse, O'na karşı (bunu önlemek için) kimin elinden bir şey gelir? Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin mülkiyeti/hükümranlığı Allah'ındır. O, dilediğini yaratır. Allah her şeye kâdirdir."
(Böylece teslis inancına sahip olan hıristiyanlar: "Allah birdir, aynı zamanda üçtür." deyip, Hz. isa'ya "Allah'ın oğlu" dediler ve onu ilâh saydılar. Hem müşrik hem de kâfir oldular(krş. 3/64; 4/171; 5/72-73; 9/30 ve dipnotları). Halbuki Hz. Âdem'in, hem babasız hem de annesiz yaratılmış olduğunu düşünmediler.) [bk. 3/59, 67 ve dipnotu; bu türden Ehl-i Kitab'la evlenme konusunda bk. 2/221 ve dipnot 2]
hz. isa mesih çarmıha gerilmedi
[3 / 55]
55. O vakit Allah buyurmuştu ki: "Ey isa! (Korkma) Şüphesiz ki seni ben (içlerinden) alıp kendi katıma yükselteceğim (seni vefat ettirecek benim),(2) inkâr edenlerden de seni (kurtarıp) arındıracağım ve sana (ancak Allah'ın bir peygamberi olarak) uyanları kıyâmet gününe kadar, inkâr edenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz ancak banadır. (O vakit) ihtilaf ettiğiniz hususlarda aranızda ben hükmedeceğim."
Dipnotlar:
2-Âyette geçen "teveffî" kelimesi vefat ettirme/canını alma ve "kabada" (tutup alma ve teslim alma) anlamlarına gelir. 6/60 ve 39/42. âyetlerde geçtiği üzere burada da öldürme anlamına değildir. Çünkü onu öldürünce, öldürmek isteyenlerin maksadı hâsıl olduğundan, içlerinden alıp yükseltmeye lüzum kalmayacaktır. 'Ruhen yükseldi' de diyemeyiz, çünkü ölünce ruhu zaten alçakta kalmayacaktır. Bu aradaki "vav" da tertip/sıra için değil cem/birliktelik içindir. ibni Kesîr tefsirinde, çoğunluk müfessirlerin "uyku halinde iken kaldırma" dediklerini, ibni Cerîr et-Taberî'nin de "alıp kaldırma" anlamı verdiğini nakleder. [bk. Muhtasaru ibni Kesîr, I, 286. Diğer âyetler için bk. 5/117; 6/60; 39/42]
[4 / 156-159]
156-157. Onların (isa'yı) inkâr etmeleri, Meryem'e (zina etti diye) büyük iftirada bulunmaları ve: "Allah'ın Resûlü Mesih; Meryemoğlu isa'yı biz öldürdük." demeleri sebebiyle (onları lanetleyip cezalandırdık). Halbuki onlar, onu ne öldürdüler ne de astılar. Fakat onlara (o sırada asıp öldürdükleri adam, tıpkı isa'ya) benzer gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşen (yahudi ve hıristiyan)lar bu hususta tam bir şüphe içindedirler. Tahmine uymaktan başka, onunla ilgili hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve onu kesinlikle öldürmediler. (Zaten kesin öldürdüklerini de bilmiyorlar.)
158. Bunun aksine Allah onu (isa'yı) kendisine yükseltti (ve korudu). Allah mutlak galip, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.
(Âl-i imrân 3/55 ile Mâide 5/117. âyetler ve açıklamalarında geçtiği üzere 'müteveffîke' kelimesini çoğu müfessirler, 'kâbiduke' (seni çekip alacağım) anlamında almışlardır. Ölüm anlamında ise mecâzen kullanılmıştır. Çünkü aynı kelime, En'âm sûresi 60. âyette (gece) uyutma yerine kullanılmıştır. Ölümün tam karşılığı ise 'mevt'tir (39/42). Yukarıdaki âyetlerde geçtiği üzere Hz. isa, Allah tarafından başka zamanda öldürülmüş olsaydı, o andaki 'ref' (kaldırma) kelimesinin bir anlamı olmazdı. Bu kelime bazılarının dediği gibi 'mânevî yükselme' anlamına gelmez. Yukarı kaldırma işi nasıl olursa olsun meydana gelmiştir. Mühim olan şudur ki, yahudiler, O'nu ne öldürdüler, ne de astılar.)
159. Ehl-i Kitab'dan olup da ölümünden önce (ölüm anında) O'na iman etmeyecek kimse yoktur.(1) O da kıyâmet gününde onların aleyhine şâhit olacaktır.
Dipnotlar:
1-Hz. isa'nın Allah'ın oğlu değil, kulu ve resûlü olduğuna, insanlar tarafından öldürülmediğine ölüm anında hepsi iman edecektir. Fakat bu sıradaki iman kabul edilmeyecektir.