ezan 1400 yıl önce teknolojik gelişmelerden bihaber olan arapyarımadasında ortaya çıkmak zorunda olan bir kavram olduğu için ve çoğunluğu müslüman bir ülkede yaşadığımız için bu kavrama saygı duycez. duyduk. ama 1400 yıl önceki bir ritüeli, o zamanın gerekliliklerine göre şekillendirilmiş bir ritüeli uzay çağında sürdürmek saçmadır.
gelenek dediler, öperim dedim ama öpmicem. madem ki bu bir gelenek geleneğe saygı gösterelim ve çağın gerekliliklerine göre şekillendirelim ha?
günde 1 vakit okunsun ezan. hem de öğlen vakti. sokakların, insanların en cıvıl cıvıl olduğu saatte. kültürümüzü tanısınlar. ezan kültürümüz ya hani bizim? ama 1 kere okunsun. artık sembolik bir şekle bürünmesinin vakti gelmedi mi? hoparlör zaten bidattır islam dinine göre. ne gerek var bu şekilde palazlamaya.
tatil yörelerinde cıvıl cıvıl olunan saatler gece vakitleri olduğu için o bölgelerde de sabah ezanı okunsun diyoruz. hem bu tezle sabah ezanının gereksizliğini de belki bir nebze aşağı çekebilirsiniz.
gelin uzlaşalım, gelin mutlu yarınlara bilimin, ilimin ışığında elele koşalım. geleneklerimizden vazgeçmeyerek, yozlaşmayarak, asimile olmadan nesilden nesile koşalım bir kısrak gibi ama aynı zamanda da çağa ayak uyduralım. hadi.
