nice liberoları, forvet oyuncularını hiç etmektir.
mahalle maçlarının klasiğidir. adam dağılımının hemen ardından kaleci sorunsalı baş gösterir. herkes maç boyunca hünerlerini sergilemek, orta açmak, goller atmak, timsah yürüyüşü yapmak ister. ancak kaleye geçmek istemez. çünkü kaleye geçen tip, maç boyunca sabit kalan ve topun üzerine atlayan bireydir.
hararetli tartışmalar sonucu seçilen kurban kaleye geçirilir. aslında kaleye geçecek adam çok önceden bellidir. sadece onun mızmızlanmasını bertaraf etmek ve kandırmak için zaman harcanır. kurban sırf oyunda kalabilmek adına çaresiz, görevi kabul eder. bu esnada ağzından dökülen son sözler olm bak abanmak yok haa ya da uzağa atan gider alır ben koşmam oraya dır.
kandırma yöntemleri de klasiktir. şimdi kaleye geç üç gol sonra aybars geççek lan söz gibi söylemlerle kurban ikna edilir. oyuna dönme umudu hep içinde saklı çocuk, kalesinde devleşir, nice topları yumruklayıp auta atar. ancak bir gerçeğin farkında değildir; yaptığı her kurtarış onu o kaleye bağlamaktadır.
bunun bir anda farkına varan eleman gelen topları kurtarmamaya başlar. zklemez tavırlarla gol olmasına izin verir. ve vaad edilen üç golü bilerek yedikten sonra ben çıkıyom olm kaleden tribine girer.
kalenin boşalmasıyla yeni kaleci sıkıntısı baş gösterir. kendisine anlatılan aybars hikayesi yalan çıkmış kaleci, artık oyuncu olmuştur. bu nedenle mahalle maçlarında sırf bu ikiliği önlemek amacıyla kaleci-oyuncu modeli türetilmiştir.
ancak bu elemanın oyuncu olması da talihsizliğinin üstesinden gelemez. kaleden fırlayıp gıcıklık yaptığı için kimse ona pas vermez, oyun boyunca öyle nafile, bir oraya bir buraya koşar durur.
kimsenin kaleye geçmemesiyle oyunda favori olan tip *ee zkerim sizi lan ben geçiyom kaleye isyanıyla görevi devralır. herkese nispet yaparcasına bir-iki güzel kurtarışa imza atar. ardından sıkılır, topu önüne yuvarlayarak kaleden kaleye gol atma gibi salak girişimlerde bulunur. bu, oyunun yavaş yavaş kopmaya başladığının göstergesidir.
sonrasında iyiden iyiye bunalan yıldız oyuncu kalesinden sık sık çıkarak gol atmaya çalışmakta ve kendi kalesine atılan topların peşisıra koşarak onlarca gol yemektedir. bir yandan da arkadaşlarına küfrederek olm sizin oynadığınız topu zkiiim laan diyerek suçu başkalarına atmaktadır.
iş iyice boka sarınca kaleye bir tıfıl bulunup yerleştirilir. bahsi geçen tıfıl köşede abilerini izleyen futbol tutkunu bünyedir. kaleci de olsa o oyunda bulunmak, kames topa bir kez olsun tepik vurmak en büyük hayallerinden biridir.
tıfılın oyuna girmesiyle yıldız oyuncu kaleden çıkar, geriye düşen takımını kurtarmak için insan üstü çaba gösterir. ancak hırsına yenilip artistik hareketler yapmaya başlayınca, takıma yarardan çok zararı dokunur. iyiden iyiye yorulduğundan cılız ataklarda golü bulamaz ve rakip takım kontrataklarla kaledeki tıfılı gol manyağı yapar.
maçın son demlerinde seri paslarla gol atan, artistik hareketler yapan, hatta kale çizgisindeki topu eğilip kafayla yuvarlayan, kısacası rakiple taşşak geçen bir takım vardır. bizim takım ise yorgun, terli, mutsuz ve kaderine razı konumdadır.
sonra hava kararır, akşam ezanı okur, anneler çıkar balkona. yemek hazır, baban geldi, hadi artık eve diye seslenirler. kimi koşa koşa, kimi sızlana sızlana gider evine.
geriye koskocaman bir sessizlik kalır sokak lambalarının altında. bir de yolun ortasında unutulmuş ikişer taş kalır, kale direği niyetine...