üretilen ürünü çoğaltıp üzerinden para kazanmaya başladığınız anda zanaate dönüşen kavram.
korsan eser satın almak / emeğe saygı tartışmalarını bu minvalde değerlendirmek gerekir. zira senin ürettiğin eser ancak para ile takas edilebilecek kadar değerliyse senin için kusura bakmazsan ben ona mal muamelesi yapmak durumundayım. bu senin de istediğin şey değil mi zaten? korsan eser satın almak hırsızlıktır derken de bunu kast ediyorsun. e o zaman arkadaşım nasıl sen ürettiğin eseri çoğaltıp satınca o bir mal haline dönüştü, korsan eser üretip satan adam da alır çoğaltır o malı kendisi de satmaya başlar pekala. e ama fikri mülkiyet dediğinizi duyar gibiyim. o sizin fikri mülkiyet dediğiniz şey asıl hırsızlıktır işte. fikrin, zihnin, iradenin mülkiyeti mi olur? her şeyi satın aldınız fikirlerimiz mi kaldı şu kapitalist düzende?
diyeceğim o ki sen ürettiğin üründen para kazanmaya çalıştığın anda artık sanatçı olma vasfını kaybetmişsindir. zanaatçı olmuşsundur artık. eğer ki diyorsan ben şu kadar bu kadar emekle bu işi yaptım bunun karşılığı da bu kadar bir meblağ ediyor. o zaman yaptığın eseri prodüktörüne, yayımcına o meblağdan satarsın. işin ticaret kısmıyla da onlar uğraşır.
yok ben hem sanat yaparım hem çoğaltıp satarım diyemezsin yani. sanat denen olgunun tanımına aykırı olur bu. kendinle çelişirsin. neden? çünkü sanat biriciktir, çünkü sanat fayda amacı gütmez. sen hem fayda amacı güdüyorsun, hem sanat eserini çoğaltmaya kalkıyorsun. eğer hala sanatçıyım ben diye geziyorsan, kusura bakma arkadaşım sen daha sanatı tanımlamaktan aciz durumdasın demektir.
emek mevcut düzende alınıp satılabilen, belirli bir ederi olan bir kavramsa sen de ürettiğin zanaat eseri'ni işin tüccarlarına o meblağdan satmak zorundasın. eğer ürettiğin eserinin ederi gerçekten buysa ürünün satın alınacak ve çoğaltılacaktır. yayımcın ya da prodüktörün bu işten kâr edecektir, ticari yaşamına devam edecektir. yok korsan üretim oldu, yok fikir hırsızlığı oldu diye ağlamanın bir lüzumu yoktur. eğer senin ürettiğin eser günümüz serbest piyasasında senin emeğinin karşılığını vermiyorsa o ya da bu şekilde, o zaman artık üretmezsin. kimse de senin emeğini çalmamış olur. zira ortada çalınan bir emek yoktur, ederi ve maliyeti belli olan bir malı tüketiciye etmeyecek bir fiyattan kakalayan bir zihniyet vardır karşımızda.
dikkat ettiyseniz son dönemde orijinal albüm fiyatları çok düştü ülkemizde. bunun en önemli sebebi de korsan olarak gösteriliyor. eskiden 15-20 liradan satılan albümler şimdi 5 liradan 7 liradan satılıyor. gayet de dönüyor kapitalist çarklarınız. tüketiciyi, asıl emekçiyi sömürmeden de emeğiniz karşılığını alabiliyosunuz demek ki.
ki bu karşılık bence yine de hak ettiğinizden çok yüksek de olsa, biraz daha adama dönmeye başladı kapitalist zihinli zanaat tüccarları. emek hırsızlığı emek hırsızlığı diye ağlamaya devam edecek olanlara ise tek sorum olacak, bir albümün materyal maliyeti ve emek ederi sizce milyon dolarları hak ediyor mu? inşaatta sabah altı akşam 9 çalışan ahmet usta'nın verdiği emeği ve karşılığında alığı meblağı bir hesaplayın önce. sonra da elinizi vicdanınıza koyun. verdiğiniz "eser" de siz milyon dolarlık bir emek harcadınız mı ki, korsan ürün almak emek hırsızlığı olacak? cipler, villalar almak birbirinin tekrarı güfteler, besteler, romanlar yazmakla, iki defa stüdyoya gidip kayıt yapmakla alınacak kadar ucuzsa bu ülkede, ahmet usta'nın her gece evine götüremediği ekmek neden bu kadar pahalı ben onu merak ediyorum.
müzikten, edebiyattan bir ticaret kolu gibi söz eden zihinleriniz ceplerinizi doldurmaya gelince "ama yaratıcılık çok değerlidir" demeyi biliyor. öyle değil efendiler, orası öyle değil. yaratıcılık paha biçilemez bir yetenektir. ama pahayı biçen sizsiniz. madem işi ticarete döktünüz o zaman kimseden sanatçı muamelesi beklemeyeceksiniz. kâr zarar hesaplarınız tutmuyorsa piyasadan çekilirsiniz. bu kadar açık.
"hayat beni neden yoruyosuaan" diye villalarınızın yalıtımlı duvarlarına haykırın biraz da, kafamız sikildi lan yeminle.