kanaviçe

entry15 galeri
    10.
  1. annemin annesinin gurbetten gelmiş elleriyle işlenmiş kanaviçe!
    kimi zaman kolonyalı kimi zaman tuzlu kokuyor.
    düşünüyorum neden diye?
    -işte öyle- diyor bir ses ve bir ses daha - anlamazsın çocuk, istesen de yaşamadan anlayamazsın- diye de ekliyor.

    güzel umutların büyülenmiş renkleriyle işlenmiş kanaviçeden ses geliyor. -gel otur yanıma, dinle beni, bak neler anlatacağım, hiç bir zaman yaşayamayacaklarını bir bir söyleyeceğim her iğne deliğimle-. oturuyorum.
    başlıyor gurbetten ve aşkla işlenmesinden. anlatıyor da anlatıyor annemin annanesinin sesinden dinliyorum sanki, bir sırra vakıf oluyormuşcasına dinliyorum.
    sonra sesler karışıyor birbirine,
    uyanıyorum,
    kanaviçe tuzlu.

    tekrar uyumak için zorluyorum kendimi.
    kanaviçeden gelen sesle büyümek istiyorum,
    tıpkı işlenen motifler gibi.
    dallanıp budaklandıktan sonra bir sedire serilmeyi düşler gibi.
    dalıyorum uykuya, bir kaç saçmalıktan sonra kanaviçe geliyor rüyama.
    -biliyordum geleceğini, diyor.
    -çünkü anlamadın beni.
    hevesli gözlerle bakıyorum işlemelerin boşluğuna.
    -evet bilmek istiyorum diyorum.
    -ama uyandığında unutmuş olacaksın- diyor
    olsun diyorum, bu da bana yeter.
    sen diyor, zamanla benim anlattıklarım olacaksın, annanen olacaksın, annen olacaksın, yaşadığın yer olacaksın diyor. sonra başlıyor öğüt vermeye:
    bunlardan kurtulmak için kendine bir yol çiz.
    çiz ki kendin olasın,
    çiz ki aynı kalmayasın.
    bırak seni güzelleştirecek kanaviçe olsun,
    sen kanaviçe olma.
    her yaşadığını bir bir kendine işle.
    bitmeden önce son bir kez daha batır patiskaya.
    batır ki son ana kadar sen ol. kanaviçe olma.
    sonra kanaviçeden bir koku daha, elma kokuyor kanaviçe. en yeşilinden en kırmızısına.
    -evet diyor ses, ne elmalar yenildi tek birinin elinden, ne türküler dinlendi çeşme başında.
    ve bir çığlık, gelen ses, elmadan. hem hüzünlü hem de mutlu bir çığlık daha.
    0 ...