gayssot yasasının iki hukuksal dayanağı vardı: 1) nürnberg mahkemeleri 2) bm genel kurulu'nun 1948'de onayladığı "soykırım suçunun önlenmesine ve cezalandırılmasına ilişkin sözleşme". nürnberg mahkemeleri ikinci dünya savaşı sonrasında kurulan ve müttefiklerden oluşan askeri bir mahkeme. nazilerin yahudileri kitlesel bir biçimde katledişleri, o zamanlar hukuk dünyasına yeni giren bir 'suç' kategorisi içinde değerlendirildi: "insanlığa karşı işlenen suçlar". ancak bu suç, tanımı daha sonra yapılacak olan 'soykırım' suçu değildi. yani nürnberg savaş mahkemeleri 'soykırım' kararı değil, "insanlığa karşı işlenmiş suç" kararı verdi. soykırım suçunu ilk kez tarif eden ise rafael lemkin. 1945'te yayımladığı axis rule in occupied europe başlıklı kitabında tarif ettiği 'soykırım' suçunun uluslararası hukuk içinde yeralması için ölesiye çalışan bu polonyalı hukukçunun çabaları sonucunda, 'soykırım', nürnberg mahkemelerinden sonra, 1948 yılında uluslararası bir suç olarak birleşmiş milletler tarafından ayrıntılı olarak tarif edilip kabul edildi. türkiye de bu sözleşmeyi 23 mart 1950 yılında imzaladı.
soykırım veya jenosit, ırk, canlı türü, siyasal görüş, din, sosyal durum ya da başka herhangi bir ayırıcı özellikleri ile diğerlerinden ayırt edilebilen bir topluluk veya toplulukların bireylerinin, yok edicilerin çıkarları doğrultusunda önemli sayıda ve düzenli biçimde yok edilmeleridir.. jenosit genos (yunanca 'ırk', 'soy') ve cida (latince 'katletmek') kelimelerinden türemiştir.
en bilinen soykırım nazi almanyası'nda, yahudiler başta olmak üzere, çok sayıda etnik topluluğa karşı yürütülen soykırımdır. son dönemde ise bosna-hersek'te boşnaklar'a karşı izlenen katliamlar soykırım olarak tanımlanmıştır. 1975-1979 arası kızıl khmer soykırımı ve yine 1994'teki ruanda soykırımı da yakın tarihteki önemli soykırımlar arasındadır.
türkiye'de ve dünyada soykırım denildiğinde en çok konuşulan iddialardan biri de ermeni soykırımı iddiasıdır. ancak iddialar tek taraflı kalmıştır ve hiçbir mahkeme kararı ile teyid edilmiş değildir. ermeniler konuyu yasal zemine taşımaktan özenle kaçınmaktadırlar.*
bütün bunlar sonrasında, böyle bir başlık henüz açılmamış uyarısı ile karşılaşan ermenistan, "e madem yok, ben açayım" düşüncelerine kapılmış, boş bir hayalin peşinde koşmaktadır. evet, bir savaş hali olmuştur, bir katliam yaşanmıştır ama bu "bu milleti tarih perdesinden sileyim, zaten uyuz oluyorum ben bu kanı bozuklara" düşünceleri ile değil, karşılıklı yaşanan çatışmalar esnasında olmuştur. bizim de çok fazla insanımız bu süreçte hayatını kaybetmiştir. her iki taraf da bazı zamanlarda kasıtlı ve sebebsiz yere bir köyü topluca yakıp yıkmıştır. kaldı ki bunlar, kurtuluş mücadelemiz sırasında yunanlılar tarafından da, geri çekilmeleri esnasında, yapılmıştır. bir savaş hali söz konusudur ve kimse kalkıp o zamanlar için ya da kıbrısta yapılanlar için "yunanistan bize soykırım yaptı" dememiştir.