bir adam düşünün. düğüne gelmeden giydiği takım elbisesinden, kravat, ceket birer birer ayrılmış; gömleğinin düğmeleri atmış ve o gömleğinin koltuk altında "bu düğün ben olmasam skandala dönüşürdü, amına gordunuz caanım dünya evinin" der gibi duran ter lekeleri. ter demiyor, adam diyor.
+ cafeer abi, enişteleri bırakıyorsunuz di mi?
+ şirzat, la şirzo, olm sandalyeleri öne koy lan.
+ kemal amca, çalgıcılar saat 8 gibi burada olacaklarmış.
+ hamiiiit, ön tarafa çık. sabri'yi döv.
an gelir, en şahane göbeği de bu adam atar. nedir bu adamın derdi?
herkes fatih terim olma derdinde. oysa ne şenol güneş'ler vardır, takısını takıp giden. ne mustafa denizli'ler vardır, "düğünü kafamda oynadım, %51 gerdeğe giriyor damat bu gece" diyen adamlar. ne yılmaz vural'lar vardır, içip içip takla atan.
her düğün ortamı, birazcık futbola benzer. yazın bunu bir kenara.