kuşlar biraya toplanarak padişahsız olduklarını ve kendilerine bir padişah seçmeleri gerektiğine hükmederler. bu sırada hüthüt gelerek kuşların padişahının simurg olduğunu onu arayıp bulmaları gerektiğini söyler. kuşların herbiri bir çeşit özür getirse de hüthüt hepsine inandırıcı, doğru cevaplar vererek onları ikna eder ve hüthüdün kılavuzluğunda yola koyulurlar. yolda kuşların hepsi yorgun, bitkin hale gelerek yeniden itiraz etmeye başlarlar. hüthüt de bu itirazlara cevap vererek önlerinde "istek, aşk,marifet, istiğna, tevhit, hayret ve fakr u fena" adları verilen yedi vadinin daha olduğunu, bunları aşınca simurg'a ulaşacaklarını söyler. kuşların birçoğu yoldaki engelere takılarak yolculuktan vazgeçerler. nihayet yüzlerce kuştan ancak otuz kuş bu vadileri aşar. bunlar simurg'u sorarlar, bu sırada bir postacı gelip simurg'u istediklerini anlayınca önlerine bir kağıt parçası koyar ve okumalarını söyler. okuyunca bütün yaptıklarının bu kağıtta yazılı olduğunu görüp şaşırırlar. bu sırada simurg tecelli eder. fakat tecelli edenin kendileri olduğunu ve kendilerinin simurg'dan yani mana bakımından otuz kuştan ibaret olduklarını görüp büsbütün hayrete dalarlar. simurg'dan ses gelir:" siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz. daha fazla yahut daha eksik gelseydiniz o kadar görünürdünüz. burası bir aynadır."
(mantık al tayr feridüddin attar)