bordo siyah

entry15 galeri
    6.
  1. öncelikle genelin aksine benim kitap dizaynına hayran olduğum bir yayınevidir. sarı zemin üzerine yeşil yazı(her kitapta böyle olmadığı söyleniyor) ve hızlı okuma tekniğine göre yapılan sayfa düzeni benim çok beğendiğim tercihler. genellikle dünya klasiklerini çevirmeleri de yine takdire şayan bir iş, ayrıca fiyatları da çok cazip. fakat biraz araştırdığınızda insan keşke tek eleştirildikleri konu kitapların boyu olsa diyor maalesef.

    oda kitabevi'nin sahibi ibrahim abiden aldığım tüyolar doğrultusunda şu bilgileri sizlerle paylaşıyorum sevgili okur; kitapları kısaltıp çeviriyorlar bu nedenle fiyatları daha ucuz. kitabın kalınlığı ise aynı çünkü hamur kabartma denen bir olay var ve bu sayede size 300 sayfalık kitabı 100 sayfa olarak çevirdiği halde, hem sayfa boyutunun küçültülmesi hem de sayfaların kabartılması suretiyle elinizdeki kitap 300 sayfalık orjinal metin çevirisiyle aynı kalınlığa ve kısmen aynı sayfa sayısına ulaşıyor.
    fakat şunu belirtmem gerek benim gördüğüm bordo siyah yayını kitaplarda eğer kısaltma yapıldıysa, kısaltılmıştır ibaresine kitabın başında ya da arka kapakta yer veriliyor. dolayısıyla burada bir aldatmaca söz konusu olduğunu düşünmüyorum. belki kısaltılan metnin boyutuyla ilgili bir yanılgıya yöneltiyorlardır insanları. yani 300 sayfalık kitabı 100 sayfa olarak çeviriyorlar ve yukarıda bahsettiğim metodlarla bu 100 sayfayı 250 sayfa gibi gösteriyorlardır. okuyucu da kısaltılmıştır ibaresinden alt tarafı 50 sayfa kısaltılmıştır gibi bir yorum çıkarıyor olabilir. tabii ki okuyucuyu bu şekilde yanıltmak gibi bir amaç varsa hiç hoş değil.
    bir eleştiri de çevirilerin kötü oluşuna. şimdi ben açıkçası bu konuda ahkam kesecek kadar bilgi sahibi değilim. ne orjinal metinleri okudum ne de bir kitabın farklı yayınevlerinden çevirilerini; ancak küçük prensi iki farklı çeviriyle okuduğumda çevirmenin ne kadar önemli olduğunu fark etmiştim. yine burada benden çok çok daha bilgili olan ibrahim abinin* yorumunu aktarıyorum: ''ben bu işe girmeden önce pek bakmazdım pek de anlamazdım çeviri olayından ama işin içine girince ne kadar önemli olduğunu fark ettim. bordo siyahın çevirilerine güvenmedim güvenmem de. ben sana can yayınlarını öneririm. erdal öz zaten iyi bir edebiyatçıydı ve can yayınlarının başında da o vardı. bu ülkede çevirmenin ismini yazarak kitap basan ilk yayınevlerindendir can.''

    az çok kitaba ilgi duyan biriyseniz bir yerden sonra çevirinin ne kadar önemli olduğunu anlarsınız. ben bu zamana kadar bordo siyah yayınlarından çıkmış tek bir kitap okudum ve tabii ki nasıl bir çevirisi olduğu konusunda ahkam kesemem. sonuçta başka bir yayınevinden de okumam gerek aynı kitabı. ama şunu cidden çok merak ediyorum; acaba fransız bir yazarın kitabı fransızcadan mı çevriliyor, yoksa suyunun suyu misali fransızca bir yazarın ingilizceye çevrilen kitabı ingilizce metninden mi çevriliyor. pek çok eleştirmen ya da yazar röportajında çevirinin dolayısıyla çevirmenin ne kadar önemli olduğunu, çevirmenin kitabı bir anlamda baştan yazdığını ve iyi bir çevirmenin hem metnin yazıldığı orjinal dili, hem kendi dilini(dil bilgisi anlamında), hem edebiyatı iyi bilmesi dahası o yazarı çok çok iyi tanıması gerektiğini okumuştum.

    kısaca nasıl okursak okuyalım bol bol kitap okuyalım ama iyi çeviriler olmasına özen göstermekte de yarar var ve bordo siyah yayınevi bu konuda çok da başarılı sayılmıyor.
    0 ...