sağ açık, wf olarak racing santander de başladım. boyu 1.78 de tuttum ki çevik, pırpır gibi koşan, arı gibi uçup kornerden gol arayan bir adam olsun. öyle de oldu. ancak başarı için sabır şart. stamina olayını halletmeden maksimium 60-75 dakika oynuyorsunuz. performansınızla ve td ile çoğu zaman alakası olmuyor oyundan çıkarılmanızın. oyun, sonraki maçlara yeterli kondisyonunuz kalsın, maksimum miktarda maç oynayasınız diye bar kırmızıya geldiği anca çıkarma komutunu giriyor ve zorla kenara alınıyorsunuz.
racing kariyerim; forvetler mohammed tchite ve nikola zigic allah razı olsun, gayet güzel gitti. ilk sezonda yaklaşık 10-12 şer gol atan bu 2 li, takımı 6. yaptılar ve avrupa kupasına gittik. ilk sezon sonu gelen teklifler lig 3. sü atletico madrid in cazip teklifi dışında aynı ligdeki zayıf takımlardan geliyordu. atletico ya gidip oyundaki aptal mantıktan yararlanmak istemeyip racing te kaldım. kupada tchite nin güzel performansı ve frikikçi kaptan ezequiel garay in sürpriz golleri ile finale kadar çıktık; ancak finalde chelsea ye kaybederek kupayı 2. tamamladık. real madrid ve özellikle fc barcelona, oyunda gözünüzü korkutmasın. atak futbolu oynadıkları için kanat oyuncusu olduğunuzda büyük boşluklar bulabiliyorsunuz. bu 2 takım da kupada önümüzdeki engellerdendi, sorun çıkarmadılar; ancak finalde drogba klasını konuşturdu; chelsea ye farklı mağlup olduk.
racing deki 2 sezon da lig kupasını kaldırdık, ancak üst sıraları da fazla zorlayamadık. 2. sezon sonunda 51 puan ve averajla aynı puandaki athletico madrid i geride bırakıp 2. kez avrupa kupalarına katılma şansı elde ettik. sezon bitimi transfleri beklerken milli takımdan çağrı geldi, portekiz in senin gibi gençler ihtiyacı var diye, kıramadım katıldım.
ronaldo ile aynı kanat oynuyoruz, bana şans gelmez derken, ilk grup eleme maçının 35. dakikasında ronaldo yu oyundan çıkarıp beni aldı teknik direktör. lan bu ne iş derken, oynadığımız takıma bakınca taşlar yerine oturdu. yeni zelanda... dk 35 durum 2-0.
ondan sonraki maçlarda hoca, ronaldo yu kimi zaman forvette kimi zaman da benimle ters kanatta oynattı ama takımdan da kesmedi. yıldız oyuncuların yerlerini kolay kolay kesemiyoruz sonuç olarak. grup maçlarını brezilya maçının çoğu bölümünü 10 kişi oynanamamıza rağmen 9 puanla bitirdik ve çeyrek finale kaldık. çeyrek finalde biz fildişi ile oynarken öte yanda da türkiye iran ı 3-0 lık skorla farklı mağlup ediyordu. sonraki maç biz fransa ile, onlar da hollanda ile oynadı. artık 2 takım da yarı finaldeydi. birbirimizle karşılaşma şansımız ancak finaldeydi, ancak olmadı. yarı finalde ispanya türkiye yi 5-0 lık skorla dağıttı, biz de italya yı baskılı oyun sonunda 3-1 le geçerek finale çıktık. final oldukça zorlu geçti. ispanya erken bulduğu golle oyunu 1-0 önde götürürken, ben kondisyon düşüklüğü yüzünde yedeklerde bekliyordum. dakika 40 ı gösterdiğinde ceza saha dışında son adam tarafından düşürülen oyuncu sebebiyle 10 kişi kaldık. hoca 54 te beni quaresma nın yerine oyuna alıp, forvete de maniche yi sokarak oyunu 4-2-1-2 gibi riskli bir düzene sokarak risk aldı. forvette ronaldo nun etkisi oyunu dengelememizi sağlarken kendisinin frikikten bulduğu golle 65 te durumu berabereye getirdik. 70 te kanattan gelen güzel ortaya yine ronaldo vurdu ve durum 2-1 e geldi. ispanya son 20 dakika baskılı olmaya çalışsa da 10 kişi olmamız nedeniyle moral durumumuzun tavana vurması, oyundan kopmamamızı sağladı ve skoru korumayı başarıp kupayı kaldırdık.
kupaların ardından güçlü takımda oynamanın oyunu daha zevkli hale getirebileceğini görüp( 6 gol, 5 asist) atletico madridin teklifine bu sefer evet diyerek kun agüero gibi yıldıza deli gibi asistler yapıp işini yapacağından emin olduğum bir sezona doğru yelken açtım. şunu belirteyim, takım değişti diye team work puanım bende 60 a düşmedi. düşenler varmış, onlara binayen buna değineyim dedim. atletico ya vardığımda forlan, trezeguet, agüero gibi manyakların top koşturduğu bir kulübe katıldığımı farkettim. başlarda trezeguet ye kenarlardan çalıştım, hava toplarını kaçırmıyor olduğundan çok rahat maçlar geçirdik. ancak takımın performans olarak düşüşe geçtiği dönemlerde kendisi kızağa çekildi. ben de 1.72 lik agüero ya orta yapmanın manasız olacağını düşünüp ipleri elime aldım ve wf görünümlü amc gibi ortalarda dolaşıp q+w ile defans arkasına toplar bıraktım. sonuç muhteşemdi. agüero ilk yarının bittiği bu dönemde tam 14 e gole ulaştı ve 16 gollü david villa nın yakasına yapıştı adeta.
modla ilgili bilgi vermek gerekirse;
- transferler saçma. bir defa ne alaka 1 yıllık kontratlar, o dandik para birimi ?
- racing santader, ilk sezon bitiminde arda turan ı transfer ederek yerimi doldurmaya çalıştı. bir sezonda 12 asist ve 9 gol yetmedi herhalde paşalara.
- ilk 2 yıl staminayı 3 çubukta tutun, daha sonraları 1 e düşürerek vitesi boşa alın. 81-82 stamina ile artık daha rahatsınız. ancak full maçlar beklemeyin.
- oyundan çıkartılmanızın, alkışlatılmak veya kötü performans göstermekle hiç bir alakası yok bence. kart durumunuz da oyundan çıkartılmanıza sebep olmuyor. ne kadar oynayabileceğinizi belirleyen tek unsur stamina çubuğundaki değer.
- kanat oyuncularına aşina olanlar için konuşuyorum, dribling technique topun ayağınızda su gibi akmasını ve daha rahat çalım atmanızı sağlıyor. kicking technique ise çekilen şutun ve verilen pasların daha isabetli olmasını sağlıyor. power, pas ve şut hızı; balance ise vücut dengesini temsil ediyor. son olarak speed ise reaksiyon zamanlamasını, pas hızını, top kontrolünü etkiliyor.
- bunlara çubuk verirken dikkat edilecek husus; ''aman ben kanat oyuncusuyum'' diyerek yıllar boyunca dribling technique üzerine, ''aman ben st yim'' diyerek yıllar boyu power ve kicking technique e abanmamak. unutmayın siz bir yıldız olmak için bu modu oynuyorsunuz, yıldız oyuncular çok yönlü adamlardır. örneğin kanat oyuncusuysanız; yeri geldiğinde sağdan içeri dalıp gol de arayacaksınız, yeri geldiğinde kalecinizin yanında direk dibini de kollayacaksınız. onun için gelişimizini maçlar sonunda takip etmeyi unutmayın ve bu dengeyi her zaman sağlayın. oyun deneyimi mevkiye göre değiştiğinden bunların dengesini burada anlatmak oldukça abes ve gereksiz olur; ancak balance bu 6 lı arasında en önemlisi. nerede oynarsanız oynayın, ikili mücadeleleri kaybetmemek için balance şart. buna verilecek önemin, zamanını siz ayarlayacak ve değerine siz karar vereceksiniz.
- en güzel kamera wide camera imiş. evet. bir de tek tuşla, topa odaklı-oyuncuya odaklı diye bir olay olsa süper olacak, ancak gerçekçilik adına böyle bir şey yok sanırım.
- maçın adamı olmak için asist ve gol sayısı önemli. eğer oyundan çıkarılırken hoca sizi tebrik ediyorsa bilin ki o maçın adamı seçilmişsiniz, tebrikler. maçın adamı 7 veya 7.5 alıyor; ancak onun altının ne ile değerlendirildiğine emin değilim. maksimum puan 7.5.
edit: 8.0, görüldü.